Afet sonrasında tepkiler kültürel yapı, dini inanç, cinsiyet, eğitim düzeyi gibi birçok etkenden kaynaklı farklılıklar göstermektedir. Bu yazımda yaş gruplarına göre tepkiler ve bu tepkilerde nasıl bir yaklaşımda bulunulması gerektiğinden bahsedeceğiz.
Bebeklik ve Yeni Yürümeye Başlayan Çocukluk Dönemi (0-3 yaş)
Bebekler fiziksel yaralanma ya da sakatlık dışında afetlerden doğrudan etkilenmezler. Fakat ebevylerin kaygılı tutumları bebeklerde güven duygusunu tetikleyerek tedirginliğe sebep olur.
Bebek (0-1 yaş) ve yeni yürümeye başlayan çocuklarda (1-3 yaş);
- kolay şaşırma ve kaygılı görünme hali,
- ebeveynden ayrılmama isteği,
- altını ıslatma,
- konuşmada gerileme,
- uyku bozuklukları ve kâbuslar,
- çevre ile ilişkilerde bozulma ve ürkeklik hali,
- kontrol altına alınamayan saldırganlık hali,
- olay anı ile ilgili tekrarlayan oyunlar oynama,
- güvensizlik hali,
- ağlama krizleri,
- tikler gibi sorunlar görülebilir.
Bu dönemde bebekler ve çocuklarla sakin bir şekilde iletişim kurulmalıdır.
Sarılma, kucağa alma, okşama gibi davranışlar bebek ve çocukları sakinleştirerek huzursuz olmalarını engeller. Çocuklar mümkün olan en kısa sürede beslenme ve uyuma gibi günlük rutinlerine döndürülmelidir. Çevredeki görsel ve işitsel uyaranlar azaltılmalıdır.
Bebeğin/çocuğun ebeveyn yatağında uyumasına izin verilmeli, ebeveynlerle oyun oynamasına fırsat tanınmalıdır. Ebeveynler, aile üyeleriyle daha fazla zaman geçirilmeli, akran gruplar ile zaman geçirme, oyun oynama imkânı sunulmalıdır.
Oyun Dönemi (4-6 yaş)
Bu yaş grubu çocuklarda afetlerden sonra;
- altını ıslatma,
- parmak emme,
- ebeveyne aşırı düşkünlük,
- panik ve korku hali,
- uyku bozuklukları ve kâbuslar,
- kaçınma davranışları,
- hayvanlardan korkma/kaçınma hali,
- kekemelik,
- tikler,
- afetler hakkında sürekli soru sorma ve olayları hatırlatan oyunlar oynama gibi sorunlar görülebilir.
Bu dönemde çocuğu rahatlatmalı, anksiyetesi azaltılmalı ve güven vermek için çocuk ile yumuşak bir ses tonuyla iletişim kurulmalıdır. Yalnız kalmak istemeyen çocuklara karşı anlayışlı olunmalı, uyuyuncaya kadar yanında kalınmalı ve sorduğu sorulara uygun cevaplar verilmelidir.
Çocuğa yaşadığı/gördüğü afet hakkında bilgi verilmedir. Afet ile ilgili resim yapmasına ve oyun oynamasına izin verilmeli, afetlerin sonuçlarını olumlu etkileyebilecek yaratıcı fikirler ile oyun sürdürülmelidir. Çocuklar oyun oynayarak afetin olumsuz etkileri ile başa çıkarlar.
Okul Dönemi (7-12 yaş)
Bu dönemde çocuklar çevresinde olan bitenlerin farkındadırlar ve gerçekçi bir bakış açısıyla olayları değerlendirebilirler.
Bu yaş grubundaki çocuklar, yetişkinlerin de afetlere karşı savunmasız ve zayıf olduklarını görerek onlara karşı güven kaybı yaşayabilirler.
Bu dönemde çocukların davranışları okul öncesi döneme (4-6 yaş) gerileyebilir. Saldırgan davranışlar sergileme, konuşma, dikkat, uyku sorunları ve kâbuslar, doğal olaylara karşı gelişen korku, yetişkinlere/ebeveynlere güven kaybı gibi sorunlar görülebilir.
Okula gitmek istememe, okul başarısında düşme, akran ilişkilerinde bozulma gibi sorunlar oluşabilir.
Bu dönemde çocuğa sakin ve saygılı bir şekilde yaklaşılmalıdır. Merak ettiği sorular cevaplanmalı, yanlış bilgiler, çarpıtmalar düzeltilmeli, çocuğun duygularını ifade etmesine fırsat verilmeli, afet sonrası görülebilecek etkiler hakkında çocuk bilinçlendirilmeli, akranları ile oyun oynamaya teşvik edilmelidir.
Okul döneminde akademik başarı beklentileri geçici olarak ertelenmelidir. Gün içerisinde basit ve yapılandırılmış görevler (basit ev işleri, sosyal uğraş) verilerek sorumluluk almalarına yardımcı olunmalı, sosyal ve sportif faaliyetler hakkında bilgi verilerek katılımına teşvik edilmelidir.
Olumlu davranışlar pekiştirilmeli ve ödüllendirilmeli, afet sonrasında ortaya çıkan saldırgan davranışların yanlış olduğu uygun bir dille açıklanmalıdır.
Adölesan / Ergenlik Dönemi (13-18 yaş)
Bu dönemde ergenlerde;
- uyku ve yeme bozuklukları,
- karanlık korkusu,
- günlük aktivitelere karşı ilgi kaybı,
- duygularda küntleşme,
- saldırgan davranışlar,
- okula gitmek istememe,
- yalnız kalma isteği,
- çevreden kaçınma isteği,
- gelecek hakkında endişe ve olumsuz düşünceler,
- madde kullanımı,
- suça yönelme,
- post travmatik stres bozukluğu gibi sorunlar görülebilir.
Birçok kişi ölmüş iken kendilerinin kurtulmuş olmasının verdiği bir suçluluk duygusu içinde olabilirler. İntihar veya kendine zarar verme eğilimleri, toplumdan kaçma, yalnızlık, özgüven eksikliği, depresif belirtiler görülebilmektedir.
Ergenlere hoşgörü ve saygı ile yaklaşılmalı, aile ve arkadaşlarıyla duygularını paylaşmaya fırsat tanınmalı, duygularını ifade etmesi için cesaretlendirilmeli, akranları ile zaman geçirmesi için teşvik edilmelidir. Akranları ve ailesiyle duyguları ile ilgili konuşmak üzere uygun ortam oluşturulmalı ve baş etme sürecinde aile ve akranların desteği sağlanmalıdır.
Sportif ve sosyal faaliyetler hakkında bilgi verilmeli ve katılımına teşvik edilmelidir. Bu dönemde akademik başarı beklentileri geçici olarak ertelenmelidir. Gün içerisinde küçük görevler verilerek sorumluluk almaları sağlanmalıdır.
Ergenin dengeli ve düzenli beslenmesi sağlanmalı ve sürdürülmeli, sigara, alkol, uyuşturucu gibi bağımlılık yapıcı madde kullanımları takip edilmeli ve önlenmelidir.
Okul ortamı ergenlerin evden sonra en fazla zaman geçirdiği yerlerdir. Bu sebeple okul sosyal etkileşim, bilgi ve destek merkezi olarak görülmeli, travmatik olay sonrasında psiko-sosyal destek alanı olarak kullanılmalıdır.
Yetişkinler
Afetlerden sonra yetişkinlerde;
- uyku ve yeme bozuklukları,
- madde kullanımı,
- depresyon,
- anksiyete,
- travma sonrası stres bozukluğu,
- içe kapanma,
- sosyal ilişkilerde bozulma,
- dikkat dağınıklığı,
- saldırgan ve agresif davranışlar,
- tedirginlik,
- korku,
- endişe,
- kararsızlık hali,
- saygı ve güven duygusunda azalma gibi sorunlar görülebilir.
Yetişkin bireylere destek sağlanmalı ve sakin ifadelerle konuşulmalı, empati yapılarak bireyin duygularını ifade etmesine fırsat tanınmalı, bireyin soruları doğru bilgilere dayanarak cevaplanmalıdır.
Yetişkinin yaşadığı kayıp ile ilgili konuşma, duygularını ifade etme fırsatı sunulmalı ve destek olunmalıdır.
Bu dönemde yetişkinin;
- sosyal ve sportif faaliyetlere katılımı sağlanmalı,
- aile ve akranları ile zaman geçirmesi desteklenmeli,
- grup terapilerine katılım desteklenmeli,
- stres yönetimi hakkında bilgi verilmeli,
- psikolojik destek alabileceği kişiler hakkında danışmanlık sağlanmalı ve
- fiziksel ihtiyaçların karşılanmasında yardımcı olabilecek kişi veya hizmetler hakkında bilgi verilmelidir.
Yetişkinlerin dengeli ve düzenli beslenmesi sağlanmalı ve sürdürülmeli, sigara, alkol, uyuşturucu gibi bağımlılık yapıcı madde kullanımları önlenmelidir.
Gün içerisinde sağlıklı ve yeterli uyku için gerekli düzenlemeler yapılmalı, görsel ve işitsel uyaranlar azaltılmalıdır. Yetişkin grupta ebeveynlere özellikle annelere eğitim verilerek (ev içi iletişim, çocuğa/çocuklara yaklaşım vb.) afetlerin olumsuz sonuçları en aza indirilebilir.
Ayrıca afet yaşanan bölgede iyileşme döneminde yetkililer tarafından kamu kurumu, iş yeri, okul, eğitim merkezi gibi yerlerde psikolojik ilk yardım, toplum temelli psikolojik ilk yardım, psikolojik destek gibi çalışmalar yapılmalı ve sürdürülmelidir.
Özkan, B., & Çetinkaya Kutun, F. (2021). Afet Psikolojisi. Sağlık Akademisyenleri Dergisi, 249-256.
Yorulmaz, D., & Karadeniz, H. (2021). Afetlerin Mental Sağlığa Etkileri. Doğal Afetler ve Çevre Dergisi, 392–398.