Takıntı hastalığı olarak da bilinen Obsesif Kompulsif Bozukluğun (OKB) başlıca özelliği obsesyonların (yani takıntıların) ya da kompulsiyonların (yani zorlantıların) bulunmasıdır.
Obsesyonları, yinelenen ve engellenemeyen düşünceler; kompulsiyonları da yinelenen ve engellenemeyen davranışlar diye tanımlamak mümkün. Obsesyonlar bireyin anksiyetesini arttırır, oysa kompulsiyonları yerine getirmek bireyin anksiyetesini azaltır. Bununla birlikte birey kompulsiyonlarını yerine getirmeye karşı direnirse anksiyetesi yine artar. Böylelikle sağlığında bozulma meydana gelir.
Takıntı hastalığı olan birey, genellikle obsesyonların (engelleyemediği düşüncelerinin) anlamsız olduğunun farkındadır. Hastaların yaklaşık %10-25’inde sadece obsesyonlar bulunur. Takıntı hastalığı, anksiyete bozukluklarının içinde yer almaktadır. Çünkü;
- Obsesyonlara çoğu zaman anksiyete (kaygı) eşlik eder, kompulsiyonlara direnç gösterildiğinde anksiyete ortaya çıkar.
- Çoğu zaman kompulsiyonlara dönüşmesiyle birlikte obsesyonlara eşlik eden anksiyete ya da gerginlik birden ortadan kalkar ve
- Takıntı hastalığına sıklıkla diğer anksiyete bozuklukları da eşlik eder.
Takıntı hastalığı genel toplumdaki yaşam boyu sıklığı %2-3 civarındadır. Kadın ve erkeklerin hastalığa yakalanma oranı aşağı yukarı eşittir. Ortalama başlangıç yaşı 20‘dir. Başlangıç yaşı erkeklerde kadınlara göre biraz daha düşüktür.
Hastalığın başlangıcı ergenlik ya da çocukluk yıllarına dek uzanabilir. Bekârlarda daha fazla görülmektedir. Bu bulgu, takıntı hastalığı olanların ilişkilerini sürdürmekte güçlüklerinin olduğunu göstermektedir. Hastaların çoğu zaman başka psikiyatrik sorunları da olmaktadır. Bu hastalarda majör depresyonun yaşam boyu sıklığı %67’dir. Sosyal fobi için bu değer %25 olarak bulunmuştur. Takıntı hastalarına sık konan diğer psikiyatrik tanılar alkol kullanım bozuklukları, özgül fobi, panik bozukluğu ve yeme bozukluklarıdır.
Takıntı hastalığı olan bireylerin birinci derecede biyolojik akrabalarında takıntı hastalığı görülme oranı (%35) genel topluma göre daha yüksektir.
Yani hastalığın genetik bir yönü de bulunmaktadır.
Takkıntı hastalığı olan hastaların başlıca üç savunma mekanizması vardır:
- İzolasyon (Kısmen de olsa hastaların öfkelerinin farkına varmamalarına yol açar. Böylece hastalar kompulsiyonlarına şaşırırlar. Bunların anlaşılması güçleşir ve bunlardan rahatsızlık duyarlar)
- Undoing (Yapma bozma). Hastanın korku verici obsesyonel düşünce ya da dürtüsünden kaynaklanacağını beklediği sonuçlardan korunma ya da bunları bozma amacıyla yaptığı kompulsif bir eylemdir)
- Reaksiyon formasyon (altta yatan dürtülerin tam tersi davranışlar ve tutumlar sergileme durumudur. Bunların aşırı abartılı, hatta uygunsuz olduğu gözlenebilir).
Takıntı Hastalarının Kişilik Özellikleri Neler?
Bir çalışmaya göre takıntı hastalığı olan hastaların yaklaşık %25’inde OKKB (obsesif Kompulsif Kişilik Bozukluğu) özelliklerinin olduğu bulunmuştur.
Takıntı hastalığı kişilik özelliklerine obsesyonel karakter, anal kişilik ya da anankastik kişilik adları verilmiştir. Bütün bu terimler aşırı denetim ile belirli davranış bütünlüğünü anlatmak üzere kullanılagelmiştir.
Obsesyonel kişilik özellikleri taşıyan bireyler hem kendi üzerlerinde hem de çevrelerinde denetimi sağlamak üzere önlemler alırlar. Yaklaşımlarında ölçülü, düşünceli ve mantıklıdırlar. Bu özelliklerinde aşırıya kaçarlarsa sert görünüşlü ve bilgiçlik taslayan kişiler olurlar.
Duygular ve sezgiler yerine nedensellik ve mantıksal olma üzerinde dururlar. Nesnel olmak için ellerinden geleni yaparlar, öznel taşkınlıklardan kaçınmaya çalışırlar. Sonuç olarak bu bireyler ölçülü ve duygusal olarak uzak (mesafeli) görünürler. Ancak aynı zamanda dengelilik, güvenilirlik ve dürüstlük niteliklerine sahiptirler.
Obsesyonel kişilik özellikleri olanlar kendilerini tutmaya ve duygularını kontrol etmeye çalışır. Çevreleri üzerinde de egemenlik kurmayı severler. Onlar için “her şeyin yeri ve zamanı vardır. Her şey yerli yerinde olmalıdır”. Temizlik düşkünü ve düzenlidirler, dakiktirler. Bireylerin ve kurumların daha önceden belirlendiği gibi davranmasını isterler. Tartışma ortamlarında dik kafalı ve inatçı olabilirler. Doğruluk ve dürüstlük örneğidirler. Çok tutumlu davranırlar ve sahip oldukları şeyleri çok zor paylaşırlar.
Obsesyonel karakter özelliklerinin olması, anormal bir durum anlamına gelmez. Tam aksine, toplumlar çoğu zaman verimliliklerini bu bireylere borçludur. Bu özellikler aşırıya kaçar ve denetim altında tutma ve dürtü dışavurumu arasındaki denge bozulursa sorunlar başlar.
Takıntı Hastalığında Belirti ve Bulgular Nelerdir?
Takıntı hastalığının dört çeşit semptom örüntüsü vardır:
- En sık görüleni bulaşma obsesyonudur. Bunu yıkama, yıkanma, temizleme ya da bulaşık olduğu düşünülen nesneden kompulsif kaçınma izler. Korkulan nesne çoğu zaman kaçınılması zor olan bir nesnedir (idrar, toz ya da mikrop gibi). Yıkamaktan dolayı hastanın ellerinin derisi yüzülmüş olabilir ya da mikroplardan korktuğu için evden çıkamıyor olabilir. Korkulan nesneye karşı en çok duyulan duygusal tepki anksiyete olursa da obsesif utanç, iğrenme ve tiksinme de sık görülür. Hastalar genellikle en ufak temasla bile nesneden nesneye ya da kişiden kişiye bulaşma olabileceğine inanırlar.
- En sık görülen ikinci semptom örüntüsü kuşku obsesyonudur. Bunu kontrol etme kompulsiyonu izler. Bu obsesyon çoğu zaman bir tehlikeye de işaret eder (ocağı açık unutmak ya da kapıyı kilitlemeyi unutmak gibi). Mesela kuşkusu sebebiyle defalarca eve geri dönüp ocağı kontrol edebilir. Hastalar genellikle her zaman bir şeyi unuttuklarından ya da yaptıkları bir şeyden ötürü suçluluk duyarlar.
- En sık görülen üçüncü örüntü, bir kompülsiyon olmaksızın, zihne yerleşen obsesyonel düşüncelerin taşınmasıdır. Bu obsesyonlar genellikle cinsel ya da saldırgan bir eylemle ilintili yineleyici düşüncelerdir ve hasta bu düşüncelerinden ötürü kendi kendini kınamaktadır.
- En sık görülen dördüncü örüntü, simetri ya da kesin olma obsesyonudur. Bunu yavaşlama kompulsiyonu izler. Yemek yemeleri ya da tıraş olmaları saatleri alır.
Takıntı hastalarında dinsel obsesyonlar ya da kompulsif istifçilik de sık görülür.
Hastaların yaklaşık yarısı kompulsiyonlarına (davranışlarına) çok az direnç gösterir. Hastaların yaklaşık %80’i kompulsiyonlarının mantık dışı olduğuna inanır.
Takıntı hastalığı olan hastaların, hastalıkları kompulsif eylemlerle belirli olanlarında açık davranış bozuklukları ortaya çıkar. Ayrıntılı ritüeller ya da kalıplaşmış yineleyici davranışlar başkalarının yanında yapılırsa görmezden gelinemez. Hastalar patolojik düşüncelerinin ve dürtülerinin akla yatkın olmadığını ve kişilik yapılarına ters düştüğünü kabul ederler.
Takıntı Hastalığının Tanısı Nasıl Konulur?
Başlıca özellikleri, zamanın boşa harcanmasına yol açacak derecede ağır olan (yani günde 1 saatten daha uzun zaman alırlar) ya da belirgin sıkıntıya ya da işlevsellikte önemli ölçüde bozulmaya neden olan yineleyen, obsesyon ya da kompulsiyonlardır. Hastalık sırasında bireyler meşguliyetlerinin aşırı ya da anlamsız olduğunu kabul eder.
Obsesyonlar istenmeden gelen ve uygunsuz olarak yaşanan ve belirgin anksiyete ya da sıkıntıya neden olan, sürekli düşünceler, dürtüler ya da düşlemlerdir. En sık görülen obsesyonlar bulaşma ile yinelenen düşünceler (el sıkmayla hastalık bulaşacağı gibi), yineleyen kuşkular (kapıyı kilitleyip kilitlemediği gibi bir eylemi yerine getirip getirmediği konusunda tereddüt etmek gibi), bazı şeylerin bir düzen içinde olmasına gereksinme (eşyalar düzensiz ya da simetrik değilse bundan yoğun bir sıkıntı duyma gibi) agresif ya da korkunç dürtüler (çocuğunu yaralama gibi, ibadet ederken küfürlü konuşma gibi) ve cinsel düşlerdir (tekrar tekrar ortaya çıkan pornografik görüntüler gibi).
Takıntı hastalığı olan hastaların önemli bir kısmında semptomlar birden başlar. %50-70’inde stresli bir olay sonrası başlar. Hastaların birçoğu belirtilerini gizlediği için çoğu zaman destek aldıklarında aradan 5-10 yıl geçmiş oluyor. Uzun süren bir hastalıktır. Bazı hastalarda değişiklik gösteren, bazı hastalarda hiç değişmeyen bir gidiş biçimi vardır. Hastaların %20-30’unun semptomlarında belirgin bir düzelme, %40-50’sinde orta derecede düzelme olur. Hastalık şiddetinin artışı stresle paralellik gösterir. Obsesif kompulsif bozukluğu olan hastaların yaklaşık üçte birinin majör depresif bozukluğu vardır.
Takıntı Hastalığı Nasıl Tedavi Edilir?
Hastalığın farkında olunması ve tedaviye başlanması hastanın ilerleme kaydetmesi için ilk adımdır.
Hastasına ve semptomlarına göre değişen bir tedaviden ve tedavi sürecinden söz edilebilir.
Ancak tedavide ilaç ve psikoterapinin birlikte olması, çoğu zaman daha etkili sonuç alınması demektir.
Takıntı Hastasının Ailesi İçin Öneriler
(Bu öneri listesi belki daha ağır belirtilerle seyreden hastalar için daha önceliklidir. Ayrıca liste, hasta ve ailelerinin bir araya gelerek -daha çok- aile içinde uygulanmak üzere hazırladığı bir listedir)
- Belirtileri fark etmeyi öğrenin
- Stresli durumlarda beklentileri değiştirin/düşürün
- Hastanın işlevlerindeki düzelmeye göre ilerlemeleri kaydedin
- Günlük karşılaştırmalar yapmayın
- Küçük gelişmelere önem verin
- Destekleyici bir ev ortamı hazırlayın
- Aile bireyleri arasında iletişimi basit ve anlaşılır halde devam ettirin
- Planladığınız davranışlarda kararlı olun
- Hastanın duygularını da göz önüne alarak kompulsiyonlarına (yineleyen davranışlarına) sınır koyun
- Aile düzeninizi değiştirmeyin
- Eğlenceli ve eğlendirici olun
- Hastanın ilaçlarını düzenli kullanmasını sağlayın
- Diğer aile bireylerine de zaman ayırın
- Esnek olun.