Sabuncuoğlu Şerefeddin – Sultan II. Bayezid Külliyesi Sağlık Müzesi Gözlemlerim

0 194

Doğrudan cihazınızda gerçek zamanlı güncellemeleri alın, şimdi abone olun.

Klasik Osmanlı tıbbında cerrahi uygulamalar küçük cerrahi girişimleri ile sınırlıydı. Kafatası göğüs ve karın boşluklarına girilemiyordu. Kol ve bacak ampütasyonları gibi ameliyatlar en son çare idi. Birçok hastalıkta kanama ve yaralanmalarda dağlama yapılırdı.

Cerrahi girişimler; diş çekmek, kan almak, çeşitli yaralar ve harici kitlelere (apse kist tümör vb) yapılan müdahalelerle kırık çıkık sarmaktan ibaretti. Aletler demirden yapıldığı için hadid (demir) kelimesi cerrahi karşılığı olarak kullanılıyordu. Hastayı uyutmak için burna afyon emdirilmiş sünger tutulur veya luffah/adamotu kullanılırdı.

Bu bölümde tıp alanında önemli eserler veren ünlü hekim ve cerrah Sabuncuoğlu Şerafettin’i anmamak olmaz tabii ki. Sabuncuoğlu Şerefeddin, diğer birçok hekimin aksine özellikle cerrahi ile ilgilendi. O dönem hekimler cerrahiye pek ilgi duymazlardı. Sebebi cerrahi müdahalede hayati tehlikenin çok yüksek olmasıydı. Ameliyatları kolaylaştıracak tıbbi araçlar- teknik olanaklar çok kısıtlıydı.

Sabuncuoğlu, cerrahi işlemlerinin çoğunu önce hayvanlar üzerinde denedi ve başarılı sonuçlar elde edince insanlara da cerrahi müdahalede bulunmaktan kaçınmadı. Bazılarında kendi yaptığı 168 tıbbi alet kullandı. Ve bunların gelecek kuşaklara kalması için resimlerini kitaplarına çizdi. Ki o dönemde kitaplarda pek resim kullanılmazdı.

Kendisi ilk Türkçe cerrahi eser veren bilim insanıdır.

Onu asıl tanıtan eseri, 1465 yılında 83 yaşında duru bir türkçe ile yazdığı tıp tarihinde ilk defa cerrahi müdahaleleri gösteren ve cerrahi aletleri resmettiği kitabı Cerrahiyyetül Haniyye’dir.

O dönemde ameliyatları ve kullandığı aletleri çizmesi ve kısıtlı imkanlarla cerrahi aletler yapmış olması ne kadar da önemli ve Türk İslam dünyası için gurur verici değil mi?

Şimdi Cerrahiyyetül Haniyye adlı kitabındaki bazı ameliyatların, Edirne darüşşifasının taş duvarlarındaki görsellerde de karşılaştım. Tarihe tanıklık etmiş o duvarlar; Sabuncuoğlu Şerefeddin’in ameliyatları, cerrahi aletleri ve o ameliyatların yapılış aşamalarıyla resmedilmiş minyatürler ve ayrıca incelemeye gelen turistlere, meraklılarına seyir zevki veren, balmumu heykellerle oluşturulmuş ameliyatlar yer alıyordu.

Hidrosefali(Başta su birikmesi) Ameliyatının resmedilmiş hali
Hidrosefali(Başta su birikmesi) Ameliyatının görselleştirilmiş hali
Hidrosefali(Başta su birikmesi) Ameliyatının görselleştirilmiş hali

O dönemde plastik cerrahi bile varmış!

Sabuncuoğlu Şerefeddin’in dönemin tedavilerini yazıp resmettiği kitabında, burada fazla parmakların alınması, bitişik parmakların ayrılması, göz kapağının kaldırılması gibi rekonstrüktif cerrahi operasyonları yapıldığını ortaya koyuyor.

Şimdi ünlü cerrah Sabuncuoğlu Şerefeddin’in Türk Deneysel Tıbbına bir bakalım.

82 yaşında, uzun süren meslek yaşantısının deneyimlerini içine alan ve tıpta kullanılan ilaçların hazırlanış şekline göre oluşturduğu Türk Tıbbının ilk deneysel kitabı olan Mücerrebname eseri, deneysel tıpa ışık vuruyor. Mücerrebname eserinde anlatılan ve darüşşifanın taş duvarlarında resimlerle süslenmiş bir vakayı incelemek istedim. Vakaya göre Sabuncuoğlu, panzehri önce tavuk ve horozlar üzerinde denemiş. Olumlu sonuç alınca kendi üzerinde denemeye karar vermiş. Bunun için çok zehirli bir yılan getirtmiş ve sol elinin başparmağını ısırtmış. Kendini zehirledikten sonra geliştirdiği panzehirden içmiş. Panzehir sayesinde herhangi bir zehirlenme belirtisi yaşamadan parmağı dahi şişmemiş. Bu olaydan anlıyoruz ki hastaları için kendini feda eden bir Osmanlı hekimi var.

Yılan Zehrinden Anestezik İlaç Denemesi
Yılan Zehrinden Anestezik İlaç Denemesi

Şu noktaya ayrıca değinmek istiyorum. Amerika’da yayınlanan, bulaşıcı hastalıklar konusunda önemli bir tıp dergisi olan Clinical Microbiology and Infection isimli dergi Mart 2020 sayısında, Sabuncuoğlu Şerefeddin’in olduğu resmi kapak fotoğrafı olarak kullanmış ve kullandığı tıp tekniklerini derginin sitesinde online olarak yayınlamıştır.

Sabuncuoğlu Şerefeddin’in Türk hekimleri kadar dünya tıbbı içinde büyük bir değer gördüğünü ve tanındığını anlamak güç değil.

Doğrudan cihazınızda gerçek zamanlı güncellemeleri alın, şimdi abone olun.

Yorum Yapın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.