TRT Radyo-1’de yayınlanan TRT Antalya Radyosu’ndan Tayfun Yönlü’nün yaptığı sağlık röportajları serimize bugün Genel Cerrahi alanında Prof. Dr. Nurullah Bülbüller ile devam ediyoruz.
Konumuz: Mide Küçültme
Tayfun Yönlü: Sevgili dinleyenler programımızın bu bölümünde Antalya Lara Anadolu Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Profesör Doktor Nurullah Bülbüller ile beraberiz. Sayın Bülbüller hoş geldiniz yayınımıza.
Prof. Dr. Nurullah Bülbüller: Hoş bulduk efendim.
Tayfun Yönlü: Siz özellikle obezite ve metabolik cerrahi konusunda uzmansınız.
Prof. Dr. Nurullah Bülbüller: Evet.
Tayfun Yönlü: Biz mide küçültme ameliyatları olarak bildiğimiz, halk arasında öyle bilinen ameliyatlar konusunda son dönemde özellikle çalışıyorsunuz. Obezitenin tanımı ile başlayabilir miyiz? Dilerseniz öyle başlayalım sohbetimize.
Prof. Dr. Nurullah Bülbüller: Evet, obezite vücutta anormal yağ birikimi anlamına gelen bir terim aslında ama şimdi obezite terimi sadece bir terim olarak kalmıyor, hastalık olarak görülüyor. Obezite, kendisi bir anormal yağ birikimi olmakla beraber getirdiği bir sürü yandaş hastalıklara neden olan bir hastalık.
Tayfun Yönlü: Beraberinde pek çok sıkıntı ve rahatsızlığı getiriyor. Diyabet bunlardan bir tanesi diye biliyorum mesela.
Prof. Dr. Nurullah Bülbüller: En başında geliyor.
Tayfun Yönlü: Fazla ağırlıktan kaynaklanan eklem ağrılarını biliyoruz. Başka ne gibi sıkıntılara yol açıyor?
Prof. Dr. Nurullah Bülbüller: Hipertansiyon mesela obezitenin getirdiği en büyük yandaş hastalıklardan bir tanesi. İşte dediğiniz gibi diyabet zaten başlı başına obezitenin bir yan hastalığı. Uyku apnesi, çeşitli cilt problemleri, sosyal problemler, psikolojik problemler, çeşitli kanserlere neden olması gibi birçok hastalığın nedeni obezite.
Tayfun Yönlü: Peki siz bu yaptığınız operasyonları aslında obezite cerrahisi olarak tanımlıyorsunuz değil mi? Biz mide ameliyatı, mide küçültme ameliyatı olarak söylüyoruz.
Prof. Dr. Nurullah Bülbüller: Obezite cerrahisi adı altında.
Tayfun Yönlü: Aslında öyle.
Prof. Dr. Nurullah Bülbüller: Evet.
Tayfun Yönlü: Peki obezite cerrahisini kimlere uyguluyorsunuz, kimlere öneriyorsunuz? Hangi hasta tiplerine bu operasyonları yapmayı uygun buluyorsunuz hocam?
Prof. Dr. Nurullah Bülbüller: Evet, biz obezite ameliyatlarını tabi ki obeziteyle mücadelede son bir basamak olarak değerlendiriyoruz. Ondan önce obeziteden kurtulma programlarına dahil olmalarını istiyoruz hastalarımızın.
Tayfun Yönlü: Sağlık Bakanlığı’nın bu yönde çok çalışmaları var.
Prof. Dr. Nurullah Bülbüller: Tabi, Sağlık Bakanlığı’nın çok güzel çalışmaları var. Bu programlara dahil olup ameliyatsız yöntemlerle; diyet programları, egzersiz programları, meditasyonlarla, ilaçlarla beraber doktor gözetiminde zayıflamalarını bekliyoruz. Ta ki bu yöntemlerde başarı elde edilemezse ki bu en az 6 ay bu programa dahil olmalarını istiyoruz. 6 aydan sonra dahil olup başarısız olanlarda biz obezite cerrahisi öneriyoruz. Tabi bununda bazı şartları var. Özellikle boy ve kiloya göre oranlanmış çeşitli bir hesaplama yöntemine göre vücut kitle indeksi dediğimiz bir indeksimiz var. O indeksi baz alıyoruz ameliyat kararı verirken.
Tayfun Yönlü: Vücut kitle indeksi kişiden kişiye değişebildiği için çok tarif etmek mümkün olmuyor.
Prof. Dr. Nurullah Bülbüller: Boy ve kiloya göre değişiyor, boy ve kilosunu hesaplayarak buluyoruz. Vücut kitle indeksi 35 ve üzerinde, yandaş hastalığı varsa ya da vücut kitle indeksi 40’ın üzerinde ise direkt ameliyat öneriyoruz obez bireylere.
Tayfun Yönlü: Son yıllarda obezite cerrahisinde çok büyük başarılar elde edildiğine şahit oluyoruz. Hastalar zayıflıyorlar ve onunla beraber gelen bazı rahatsızlarda kendiliğinden yok olma eğilimine giriyor. Korkulacak bir şey midir obezite cerrahisi?
Prof. Dr. Nurullah Bülbüller: Evet, obezite cerrahisi tecrübeli bir ekip tarafından yapıldığı zaman, hasta da bilgilendirilmiş ve ameliyattan sonra kurallara uyacağını bilirse korkulacak bir ameliyat değil. Ancak tabi burada önemli olan uygun ameliyat öncesi hazırlıkla, uygun iyi bir ameliyatla, ameliyattan sonra da hastanın kurallara uyması gerekli.
Tayfun Yönlü: Tam yeri gelmişken nedir bu hazırlıklar? Obezite cerrahisine hastayı nasıl hazırlıyorsunuz?
Prof. Dr. Nurullah Bülbüller: Şimdi karar verirken hastalarda ne yapıyoruz? İlk önce geniş bir check-up’tan geçiriyoruz. Burada obeziteye neden olan yandaş bir hastalığı var mı, tiroit hastalığı, böbrek üstü bezi hastalığı, çeşitli hormon bozuklar gibi bunları araştırıyoruz ya da anestezi açısından bir risk var mı, yok mu bunları araştırıyoruz. Kalp durumu, akciğer durumu, kanama problemleri var mı yok mu bunların hepsinin detaylı araştırması yapılıyor daha sonra işte ameliyatta alınacak özel önlemler var mı bunların hepsini araştırıyoruz öyle alıyoruz ameliyata hastalarımızı.
Tayfun Yönlü: Peki nasıl bir ameliyat yapıyorsunuz? Bu ameliyatın çeşitleri var mı? Sadece mideyi küçültmekten mi bahsediyoruz? Nasıl bir operasyon geçiriyor hastalarımız?
Prof. Dr. Nurullah Bülbüller: Genel itibariyle iki çeşit ameliyatımız var. Bunlardan biri mide küçültme ameliyatı, diğeri bağırsakların emilim miktarını azaltıcı yani bağırsakların bir kısmını devre dışı bırakıcı yani bypass dediğimiz ameliyatlar var.
Tayfun Yönlü: Onu da duyduk.
Prof. Dr. Nurullah Bülbüller: Şimdi bir de bu iki çeşit ameliyatın kombine yapıldığı ameliyatlar var. Hem mide küçültülüyor hem de bağırsakların bir kısmı devre dışı bırakılıyor. Dolayısıyla mide küçültme ameliyatlarında yeme miktarı azaltılıyor. Kişiler mide küçüldüğü için (halk arasında tüp mide dediğimiz) mide küçültme ameliyatlarıyla az yemesini sağlıyoruz.
Tayfun Yönlü: Doygunluk hissi çabuk oluyor çünkü kapasite belirli artık.
Prof. Dr. Nurullah Bülbüller: Evet. Aynı zamanda ghrelin dediğimiz bir iştah hormonu var. O bölge çıkarılıyor bu mide ameliyatında.
Tayfun Yönlü: O hormon salgılayan şey midede mi?
Prof. Dr. Nurullah Bülbüller: Evet %90 midede. Dolayısıyla hem iştah azalması hem çabucak doyma ile iki mekanizma sayesinde mide küçültme ameliyatlarından sonra zayıflama oluyor. Bypass ameliyatlarında ise mide küçültmeye ek olarak bağırsakların emilim miktarı azaltılıyor.
Tayfun Yönlü: Bu bypassı kalpteki bypasla karıştırmamak lazım bu başka bir bypass…
Prof. Dr. Nurullah Bülbüller: Bu bağırsak bypassı.
Tayfun Yönlü: Evet, bağırsak bypassı, nasıl bir şey?
Prof. Dr. Nurullah Bülbüller: Bağırsağın duruma göre yaklaşık 75 cm, 150 cm, 200 cm civarı bağırsak kısmı devre dışı bırakılıyor. Gıdaların oradan geçmesi engellenmiş olması dolayısıyla yenilen gıdaların bir kısmı emilmeden atılmış oluyor ve böylece zayıflamaya katkıda bulunuyor. Bu ameliyatlarda bypass aynı zamanda mide küçüldüğü için yeme hacmi az, emilim az, bu da yine zayıflama metodu.
Tayfun Yönlü: Peki bu ameliyatları geçirdikten sonra hastaları neler bekliyor? Siz neler öneriyorsunuz hastalara?
Prof. Dr. Nurullah Bülbüller: Evet bu ameliyatları geçirdikten sonra bazı kurallarımız var. Hastalara diyoruz ki mesela bundan sonra mideniz küçüldü, az yiyeceksiniz mecburen ve çabucak doyacaksınız, dolayısıyla zorlamayın midenizi, doyduğunuz anda yemeği bırakın çünkü mideniz küçük, ağzınıza aldığınız lokmayı en az 25-30 kere çiğnedikten sonra yutun diyoruz. Diyoruz ki katıyla sıvı gıdaları bir arada tüketmeyin. Çünkü bu mide hacmini arttırır ve midenin hızlıca boşalmasına neden olarak da doygunluk hissinizi ortadan kaldırır.
Tayfun Yönlü: Daha çabuk acıkırsınız dolayısıyla.
Prof. Dr. Nurullah Bülbüller: Aynen, katıyla sıvıyı bir arada tüketmeyin istiyoruz atıyorum mesela kahvaltı yaparken yanında çay içmeyin. İçecekseniz yarım saat, bir saat sonra çayınızı için bunun gibi. Yemek yerken beraberinde su içmeyin. Katıyla midenizi bir doyurun, doygunluğunuz oluşsun, ondan sonra suyunuzu yarım saat sonra içersiniz ya da yarım saat evvel içersiniz diyoruz. Gazlı, şekerli içeceklerden uzak durun diyoruz.
Tayfun Yönlü: Zaten onları sağlıklı bir insanında, normal bir insanında tüketmemesi lazım.
Prof. Dr. Nurullah Bülbüller: Haklısınız aynen, normal insanlara da aynı şeyi öneriyoruz zaten.
Tayfun Yönlü: Doğru.
Prof. Dr. Nurullah Bülbüller: Ve işte katı, sıvı ayrımı, gazlı, şekerli içeceklerden (kola, buzlu çaylar) uzak durmalarını istiyoruz ve tatlıyı da ameliyat sonrasında kesinlikle önermiyoruz, belki haftada bir ödüllendirme tarzında sütlü tatlılar önerebiliyoruz.
Tayfun Yönlü: O da çok az miktarda olmak koşuluyla sanırım.
Prof. Dr. Nurullah Bülbüller: Evet çok az miktarda ve bundan sonra obez bireyler ameliyattan sonra zayıflıyor, zayıflayınca ne olacak, yaşam stili değişmesi lazım yani kendileri az yemeye odaklanıyorlar ve kaliteli gıdayla beslenmeye odaklanıyorlar, dolayısıyla az yemek, kaliteli gıda yemek ve hayatlarına artık hareket giriyor, ne yapıyorlar çünkü zayıfladılar, zayıflayınca hareket kapasitesi artıyor. Eskiden yerinden kalkmak istemeyen obez birey, şimdi artık tüy gibi hafif yerinden sıçrayıp kendi suyunu doldurup getirebiliyor, çorabını giyebiliyor, dolaşabiliyor.
Tayfun Yönlü: Hareket kabiliyeti arttıktan sonra insanın canı da istemeye başlıyor hareket etmeyi.
Prof. Dr. Nurullah Bülbüller: Hareket etmeye spora yöneliyorlar, yaşam tarzı da değişiyor. Artık yani sabah yürüyüşleri, akşam yürüyüşleri, bol su içmek, kaliteli, az, öz gıdayla beslenmek, bunlar onların yaşam şekli oluyor.
Tayfun Yönlü: Peki başarı oranınız nedir? Yani tüp mide veya bypass geçiren hastaların çok büyük bir oranı zayıflıyor mu? Gerçekten çok başarılı mı?
Prof. Dr. Nurullah Bülbüller: Evet %99’a yakın zayıflıyorlar ama tabi burada memnuniyet önemli, memnuniyette %90’ın üzerinde. Yaptığımız binlerce ameliyat içerisinde tabi ki yeterince zayıflayamayan hastalarımız olabiliyor, bu çok da nadir olsa olabilir. Ama bunlardaki önemli, temel birkaç problem var. Yani ya ameliyatlarda işte bir mide kanamış olabilir, çok nadirde olsa bu bir neden ama asıl neden yaşam tarzı değişikliklerine ayak uyduramaması. Mesela hala da gizli gizli şekerli gıda, alkol alımı devam edenlerde de başarı şansı az olabiliyor.
Tayfun Yönlü: Kişinin kendisinin de çok dikkat etmesi gerekiyor.
Prof. Dr. Nurullah Bülbüller: Asıl zaten burada temel şey ameliyat sonrası yaşam tarzı değiştirmek, eğer bunu değiştiremiyorsa sonuçları belli bir zaman sonra sonuçta mide esnek bir organ, midesini aşırı yiyerek büyütebilir. Ve dört veya beş hastada geri kilo alımları olabiliyor ameliyatlardan sonra ama işte bu dört veya beş hastanın birinde geri kilo alımlarının sebebi de hastanın kendi yaşam tercihlerini değiştirememesinden kaynaklanıyor.
Tayfun Yönlü: Yani bu ameliyata karar verdikten sonra bunu bir milat olarak kabul edip kafa yapısında biraz yaşam biçimini değiştirip ona uygun devam etmek gerekiyor.
Prof. Dr. Nurullah Bülbüller: Tabi ki mide en az bir yıl boyunca kendi böyle o dar durumunu koruyabiliyor, bu bir yıl boyunca biraz önce bahsettiğim kurallara güzelce uyar ise bir yıldan sonra da bu alışkanlığı değiştirmesi güç, dolayısıyla kurallara uyuyor ama bu bir yıl içinde kurallara uymazsa ne yapıyor, mideyi hafifçe esnetebiliyor, yeme hacmini arttırıyor ve bu dolayısıyla istediği kadar kilo almasına neden olabiliyor. Yine kilo verebiliyor bu hastalarımız atıyorum 180 kilo da 170 kiloya. Bir örnek veriyim 130 kilo ile girdi, 70 kiloya düştü ama 90 kiloya çıktı. Mide esnek bir organ ve beslenme alışkanlığını oturtamadı, biraz geri kilo aldı ama baktığınız zaman 40 kilo daha zayıf aslında hasta.
Tayfun Yönlü: Eski haline göre yine iyi.
Prof. Dr. Nurullah Bülbüller: Çok çok iyi ama 70 kiloda kalabilirdi.,
Tayfun Yönlü: Doğru.
Prof. Dr. Nurullah Bülbüller: Evet.
Tayfun Yönlü: Peki üç soruyla bu röportajı sonlandırmak istiyorum. Üç kısa soru, üç kısa cevap istiyorum efendim sizden. Operasyon gerçekleştikten sonra ağrılar, sıkıntılar ne kadar bir süre devam ediyor yani o konforu ne kadar süre sonra elde ediyor hasta?
Prof. Dr. Nurullah Bülbüller: Ameliyattan sonra ilk gün sadece ağrı olur, o dönemde de çok kuvvetli ağrı kesicilerin yapılması biz destekleriz. İkinci günü zaten hastalar kendileri kalkıp dolaşmaya, bütün işlerini yapmaya başlar. Üçüncü gün taburcu ediyoruz. Kendileri yürüyerek bavullarını alıp istedikleri yere gidebiliyorlar.
Tayfun Yönlü: Çok gözde büyütülecek bir operasyon değil yani iki, üç güne kadar sıkıntılı sadece.
Prof. Dr. Nurullah Bülbüller: Değil. Laparoskopik yapıldığı için sıkıntısız bir şekilde istedikleri ülkeye bile seyahat edebiliyor hastalarımız.
Tayfun Yönlü: Sormak istediğim ikinci soru şeker tamamen yok oluyor mu şeker rahatsızlığı, obezite cerrahisinden sonra kesin yok olur diyebilir miyiz?
Prof. Dr. Nurullah Bülbüller: Obezite cerrahisinden sonra ya tüp mide ameliyatı ya gastrik bypass ameliyatlarından sonra şekerden kurtulma oranları %90’lara varıyor. Uygun hasta seçimi ve uygun cerrahi tekniği kullandığınızda şeker hastalığından %90 civarında kurtulmak kesinlikle mümkün.
Tayfun Yönlü: Üçüncü ve son olarak da şunu sormak istiyorum Sayın Bülbüller, mide küçültme operasyonlarından sonra yeme miktarımız ve dolayısıyla aldığımız kalori miktarı, büyük bir miktarda azalıyor, bu arada bir beslenme eksikliği söz konusu olabilir mi? Bunu nasıl takviye ediyoruz?
Prof. Dr. Nurullah Bülbüller: Tabi ki ilk önce şunu hemen söyleyeyim, normalde 2000-2500 kalori gıda alan birisi birdenbire 800-1000 kalori civarında gıda almaya başlıyor. Bu arada tabi ki insanın kilosu örnek olarak söyleyeyim 130 kilo ama aldığı gıda 60 kiloluk bir insana yetecek gıdayı alıyor.
Tayfun Yönlü: Doğru.
Prof. Dr. Nurullah Bülbüller: Dolayısıyla bu gıda vücuduna yetmeyecektir. Ne yapıyor bu durumda vücut yağlardan kullanmaya başlıyor ve bu durumda zayıflamasına neden oluyor ama tabi bu arada 130 kiloluk bir insanın vitamin ve mineral desteğine ihtiyacı var. Biz ne yapıyoruz bu arada hastaya bu zayıflama periyodu boyunca sadece ekstradan dışarıdan vitamin, mineral takviyesi yapıyoruz. Günlük aldığı bir kapsülle, multivitamin prepatıyla bunu gidermeye çalışıyoruz. Ama normal ideal kilosuna düştükten sonra artık aldığı gıda kendisine yeteceği için dışarıdan ekstradan vitamin, mineral takviyesine gerek kalmıyor ve beslenmesini normal insanlar gibi sağlamaya başlıyor.
Tayfun Yönlü: Sayın Nurullah Bülbüller halk arasında bizlerin mide küçültme olarak bildiği, sizlerin obezite cerrahi tedavisi olarak tanımladığınız ve son zamanlarda çok duymaya başladığımız önemli bir operasyonu konuşmuş olduk sizinle. Verdiğiniz bilgiler için çok çok teşekkür ediyorum. Ağzınıza sağlık, gönlünüze sağlık, sağ olun.
Prof. Dr. Nurullah Bülbüller: Teşekkür ederim beni misafir ettiğiniz için sağ olun. İyi günler dilerim.