İnfertilite (Kısırlık) Kişileri Psikolojik Olarak Nasıl Etkiliyor?

0 1.980

Doğrudan cihazınızda gerçek zamanlı güncellemeleri alın, şimdi abone olun.

Türkiye’de her yıl 1 milyondan fazla bebek dünyaya geliyor. Bu rakamın çok büyük olduğunu düşünüyor olabilirsiniz. Bu rakam sadece doğan bebekleri ifade ediyor. Çocuk sahibi olmak isteyip olamayanların ve gebelik sürecinde düşük yaşayanları da kattığımızda ülkemizde çocuk sahibi olmak isteyen çok fazla kişi olduğunu görebiliyoruz.

Özellikle genç çiftlerin büyük bir çoğunluğu infertilite diğer adıyla kısırlık sorunu yaşıyor. Bu durum da çiftleri psikolojik olarak etkiliyor.

İnfertilite (Kısırlık) Nedir?

İnfertilite diğer adıyla kısırlık çiftlerin 1 yıl boyunca gebelikten koruyucu yöntem kullanmadan, düzenli cinsel ilişkiye rağmen gebeliğin oluşmaması veya oluşan gebeliğin canlı doğumla sonuçlanmaması olarak tanımlanır.

Toplumumuzda varlığından ne kadar bahsedilmek istenmese de dünya ve Türkiye geneline bakıldığında infertilite oranı %10 – %15 arasında değişmekte olup göz ardı edilemeyecek kadar önemli oranlardadır.

Bu da çevrenizdeki her 6-7 çiftten birinde infertilitenin(kısırlık) görüldüğü anlamına gelmektedir.

Kısırlık ne kadar hayatı tehdit eden bir hastalık olarak tanımlanmasa da bireyi, aileyi ve toplumu etkileyen, tıbbi psikolojik ve sosyal sorunları beraberinde getiren bir stres faktörüdür.

Çevremde bulunan infertil bireylere baktığımda;

  • bireylerin sosyal çevresinden kendini soyutlamış,
  • problemlerini içine atan yani içine kapanık,
  • bu konu ile ilgili konuşmak istemeyen ve suçluluk duygusu yaşayan bireyler olduğunu gözlemledim.

Bunun da sebebin toplumumuzda eski çağlardan bu yana kadının rolünün çocuk bakımı ve doğurganlık ile tanımlanması, çocuk sahibi olmanın evliliğin zorunlu bir işlevi olarak düşünülmesi, çiftlere çocuk sahibi olmaları için sosyal çevresi tarafından yapılan baskılar ve çocuksuz olmanın yetersizlik olarak düşünülmesi olduğunu düşünüyorum

Toplumumuzda çocuk sahibi olmak statü kazanmak ve değer görmeyi ifade ettiği için infertil bireylerde ve tedavi girişimi olumsuz sonuçlanan bireylerde;

  • yetersizlik,
  • umutsuzluk,
  • suçluluk,
  • üzüntü,
  • başarısızlık,
  • yalnızlık duygularına ek olarak anksiyete,
  • depresyon,
  • kaygı bozuklukları,
  • benlik saygısında azalma,
  • sosyal rolünü yerine getirememe,
  • rol eksikliği,
  • sosyal izolasyon ve
  • psikolojik olarak eksik hissetme gibi psikolojik problemleri de beraberinde getirmektedir.

İnfertil (kısır) bireylerde gözlemlenen psikolojik problemlere bakalım.

Stres

Bireyler çocuk sahibi olamadığı için yaşadığı üzüntünün yanında yardımcı üreme tekniklerinin (YÜT) tanı ve tedavi aşamasında uygulanan girişimlerin verdiği fiziksel acı ve maaliyetinin yüksel olmasına rağmen tekrar tekrar uygulanan tedavilerin başarısızlığı bireylerde strese sebep olmaktadır. Fakat infertilitenin stresi etkilediği gibi stres de infertiliteyi etkilemektedir.

Stres erkeklerde sperm sayısını ve motilitesini azaltır, ereksiyon problemlerine yol açarken kadınlarda ise yumurtlamayı baskılar, rahim ve yumurtalıkların fonksiyonunda bozulmalara yol açarak fetüsün yerleşmesinde problemlere sebep olmaktadır. Bunun sonucunda ise bireylerde cinsel ilişki sıklığında azalmalara yol açar.

Depresyon

Kadınlarda kısırlığın sebep olduğu annelik ve üreme yetilerinin kaybının sebep olduğu ve benlik saygısının azalmasına sebep olan stres erkeklerde de doğurtamama ve neslin devamlılığını sağlayamama düşüncesi ile ortaya çıkmaktadır.

Tedavini uzun sürmesi, tedavi sonucunun belirsiz olması, tekrarlayan başarısızlıklar ve artan maaliyet ile bireylerdeki stres düzeyleri giderek artmakta ve uzun süren stres bireylerde depresyona sebep olmaktadır. Depresyon yaşayan çiftler tespit edilemezse ve psikolojik destek gecikirse bireylerin yaşam kalitelerinde düşmeye sebep olabilmektedir.

Cinsel İstek Kaybı

Tedavinin bazen beklenenden uzun sürmesi cinselliğin üreme ve çocuk sahibi olmak için yapılmasına, döllenme olasılığın az olduğu günlerde cinsel birlikteliğin anlamsız görülmesi sonucu cinselliğin azalması ve sadece gebe kalma ihtimalinin yüksek olduğu günlerde cinsel ilişkide bulunma gerekliliğinin olduğunun düşünülmesi de cinselliğin doğallığının kaybolmasına ve ilerleyen zamanlarda cinsel istek kaybı gibi problemlere sebep olmaktadır.

Sosyal İzolasyon

Bireyler yapılan baskıdan kaçınmak için sosyal çevresi ile arasına bir duvar örer. Daha fazla soru duymak istemez, uyguladığı tedavilerin yetersiz olduğu bu sebeple de geleneksel tıp tedavi yöntemleri uygulaması gerektiği ile ilgili verilen tavsiyelerden uzaklaşmak ister, arkadaşlarının ona acıyarak bakmasını istemez, yakınlarının çocuklarını gördüğünde kendini tekrar başarısız hissedeceği için çocuklardan kendini uzak tutmak ister.

Bu sebeple bireyler veya çiftler kendilerini sosyal çevresinden uzaklaştır.

Sosyal çevreden uzaklaşmanın onlara iyi geleceğini düşünseler de bireyler yalnızlık duygusunu daha yoğun hissetmeye başlayacağından bu bireylerde depresyon oranları da daha yüksek seyretmektedir.

Kırca N, Pasinlioğlu T. İnfertilite Tedavisinde Karşılaşılan Psikososyal Sorunlar. Psikiyatride Güncel Yaklaşımlar 2013; 5(2):162-78.

Doğrudan cihazınızda gerçek zamanlı güncellemeleri alın, şimdi abone olun.

Yorum Yapın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.