Günümüzde sanayinin gelişimi ile günlük çalışma saatleri sadece gündüz kalmamakla birlikte üretimin devamlı olmasından dolayı 24 saat çalışma yapılmaktadır. Çalışma saatlerinde meydana gelen bu değişimler vardiyalı çalışma sistemini meydana getirmiştir. İnsan vücudu gündüz saatlerinde bedensel ve fiziksel aktiviteler gerçekleştirmeye, gece ve akşam saatlerinde ise dinlenmeye ve uyku ihtiyaçlarını gidermeye yönelik bir yapıya sahiptir. Gece çalışmasının, gece çalışan işçiler üzerinde meydana getirdiği bu olumsuzlukların başında; fizyolojik, psikolojik ve sosyolojik etkiler gelmektedir.
Ülkemizde de 4857 sayılı İş Kanunu ile düzenlenen vardiyalı çalışma sisteminde, özellikle işçi sağlığını korumaya yönelik birçok düzenleme bulunmaktadır. Gece çalışmasının insan üzerinde;
Gece Çalışmasının Fizyolojik Etkileri
- Uyku düzensizlikleri,
- Yorgunluk,
- Beslenme bozuklukları,
- Sindirim sorunları,
- Kardiyovasküler (kalp ve damar)sorunları,
- Çeşitli kanser türleridir.
Gece Çalışmasının Psikolojik Etkileri
- Anksiyete
- Kaygı hali,
- Depresyon,
- Bilişsel bozukluklar
- Duygu durum bozuklukları gibi birçok soruna da yol açtığı bilinmektedir.
İş Kanun’da tanımlanan gece dönemine 20.00 ile 06.00 saatleri arasındaki işçi postalarında 18 yaşını doldurmamış çocuk ve genç işçilerin çalıştırılmaları yasaktır.1475 sayılı İş Kanunu döneminde her yaştaki kadınlar için getirilen yasakken, 4857 sayılı İş Kanunu ile kaldırıldı ve artık sadece çocuk ve genç işçiler için gece çalıştırma yasağı bulunmaktadır.
Gece çalıştırılacak olan kişilerin sağlık durumlarının gece çalışmaya uygun olma zorunluluğu işe başlamadan önce alacakları sağlık raporu ile belgelenmesine ve gece çalışacak olan kişilerin en az 2 yılda bir periyodik sağlık kontrollerinden geçirilmesine ve bu periyodik sağlık kontrollerinden doğacak masrafların işveren tarafından karşılanacağına ilişkin düzenlemelerde 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’da yer almaktadır.
Ekonomik, sosyal ve sosyo-politik gibi çeşitli sebepler neticesinde gerçekleştirilen vardiyalı çalışma sistemi, gündüz çalışma sistemine göre daha zor koşullar altında yerine getirilmektedir. Gece çalışması gündüz çalışmasına göre daha ağır bir çalışmadır. Çalışanların merkezi sinir sisteminin alışık olduğu yaşam ritminin dışına çıkararak hormonal dengeyi bozmakta ve stres oluşumuna yol açmaktadır.
Gündüz dönemindeki gün ışığında yapılan çalışmanın yerini gece suni aydınlatmalar alırken, diğer yandan mevcut sosyal yaşam içerisindeki canlılık ve hareketliliğin yerini derin bir sessizlik almaktadır. Gece çalışmalarında çalışma bölgelerin aydınlatma zorunluluğu vardır. Gece çalışmalarında gün ışığı olmayacağı için suni ışık ile yeteri derecede aydınlatma yapmaları gereklidir.
İnsan vücudunda günlük uyku-uyanıklık döngüsünü kontrol eden sirkadiyen ritim 24 saatlik bir gün içerisinde gelen mental ve fizyolojik karakteristiklerin düzenli olarak değişimidir. Sirkadiyen ritim, vücuttaki dört biyolojik ritimden biridir. Bu ritim vücut ısınızı değiştirir ve metabolizmanızı sizi uyanık tutmak veya uykuya dalmanız için düzenler. Melatonin ve kortizol gibi hormonlar sirkadiyen ritminizin bir parçası olarak artabilir veya azalabilir. Melatonin uyku yapan bir hormondur ve geceleri daha fazla salgılanır. Kortizol ise uyanıklık sağlar ve gündüzleri daha fazla salgılanır. Gece çalışmalarında bu ritim bozulduğu için ilerleyen zamanlarda kişinin biyolojik ritmi ile ilgili sorunlar yaşamasına neden olabilir.
Melatonin hormonunun faydalar arasında; kardiyovasküler sistemin işleyişini düzenleme, gastrointestinal sisteme destek olma, kanser semptomlarının iyileştirilmesi, tümör gelişimini engelleme, vücut ısısını dengeleme, düzenini ayarlama (biyolojik/biyoritmik saat), bağışıklık sistemine doğrudan etki etme ve bakteriyel ve viral enfeksiyonlarda terapik etki yapma gibi durumlar yer almaktadır. Ayrıca tümör gelişimini baskılamaktadır ve bu hormon geceleri yapay aydınlatma altında çalışan insanlara düşük düzeyde olduğu görülmüştür. Karanlık çöktükten sonra çalışmaya başlayan kadın ve erkeklerde meme ve prostat kanserine yakalanma riskinin yüksek olduğunu ortaya çıkaran araştırmaların ardından, hastalıklarının ortaya çıkmasına neden olmaktadır.
Gündüz kalp kasları, akciğer kasları ve sinir sisteminin en üst düzeyde gündüz saat 11:00-16:00 arası çalışır. Kassal etkinliklerin hazırlık aşaması ise hormonal salgılanmanın en üst düzeyi ise gece 03:00-05:00 arasında salgılanır. Gece çalışmalarında bu hazırlık ve onarma süreci yerine bu sistem çalışmak durumda kalır. Organizma günlük etkinliklerini gerçekleştirmek için hazır olmasına rağmen uyumaya çalışmaktadır. Bu ortaya çıkan iki olumsuz durum insan vücudunun dengesine zarar vermektedir.
Yapılan birçok araştırmaya göre, bireylerdeki uyanıklığın azalması, görsel ve işitsel keskinliğin küçülmesine, algılama hızının düşmesine, tepki süresinin uzamasına ve duygu davranış durumunu bozarak bunun sonucunda da kaza riskini gündeme getirmektedir.
Gece çalışmasının fizyolojisi üzerinde yaratmış olduğu değişimlerde bir de vücut sıcaklıkları yer almaktadır. Normalde vücut ısısının en yüksek noktası öğleden sonraları, en düşük noktası ise gece yarısı ve sabah 06.00 saatleri arasındadır. Çalışma saatlerinde değişiklikler meydana geldiğinde yani uyku durumu gündüz saatlerine alındığı zaman vücut sıcaklığı da buna uyum sağlar. Dolayısıyla bu durum vücut ısısında değişikliklere neden olur.
Gece çalışması nedeniyle uyku ihtiyacını gündüz karşılamak durumunda kalan bireyler çeşitli engellerle karşılaşmaktadır. Çocukların oyun oynaması, eşlerin ev işlerini yapması, telefon zili, gün ışığı ve dışarıdan gelen çeşitli sesler gibi durumlar gece çalışan bireyin uyumasını olanaksız hale getirmektedir.
Gece çalışmalarında yorgunluğun fazla olmasının ardında yatan nedenler arasında; organizmanın gece saatlerinde dinlenme evresinde olması ve gündüz saatlerinde gerçekleştirilen uykunun gece uykusu kadar dinlendirici olmaması yer almaktadır.
Gastrointestinal sorunlar vardiyalı çalışma sistemi içerisinde yemek yeme alışkanlıklarının değişmesinden dolayı gastrointestinal yani mide ve bağırsak sorunları meydana gelmektedir. Düzensiz beslenmeden dolayı gece çalışanlar iştahsızlık, hazımsızlık, mide yanması, midede gaz ve kabızlık gibi şikâyetlerle karşı karşıya kalmaktadırlar. Gece saatlerinde midedeki asit dengesi, gündüz saatlerine göre daha yoğun olmaktadır. Çalışanlar uykusuzluk durumunu ortadan kaldırmak için fazlaca çay, kahve, alkol ve sigara tüketmektedir. Günlük olarak en fazla 3 ila 4 fincan kahve ile alınması gereken kafein miktarı gece çalışmalarında 9 ila 10 fincana kadar çıkmaktadır.
Gece çalışmasının psikolojik bozukluk ve sosyal yaşama uyumsuzluk ile ilgili etkileri de oldukça fazladır. Yaygın olarak görülen bu etkiler arasında; depresyon ve anksiyete bozuklukları ve uykululuk, yorgunluk, bellek ve konsantrasyon bozuklukları gibi bilişsel bozukluklar yer almaktadır. Ayrıca iç huzursuzluk, gergin olma, korkuların gelişimi, seksüel problemler, depresif ruh hali ve psikomatik rahatsızlıklara da gece çalışan bireylerde rastlanmaktadır. Gece çalışmasının ortaya çıkardığı psikolojik etkilerin başında depresif kişilik bozukluğu gelmektedir.
Gece çalışmasının yol açtığı psikolojik etkilerden bir diğeri de anksiyete halidir. Anksiyete tanımlanması zor bir korku ve endişe duygusu halidir. Göğüste sıkışma, kalp çarpıntısı, terleme, baş ağrısı, midede boşluk duygusu ve hemen tuvalete gitme gereksinmesinin doğması gibi duyumlar anksiyete haline örnek verilebilir.
Ayrıca bireylerde yüksek anksiyete düzeyinin var olması belirgin irritabilite, stresle baş etme becerisinde azalma ve psikolojik problemlerin oluşmasına engel olacak direncin ortadan kalkmasına neden olmaktadır.
Gece çalışmasının kişi ve aile ilişkileri üzerinde de olumsuz etkileri bulunmaktadır. Bir aile içerisinde erkek ya da kadın yahut her ikisi de gece çalışması içerisinde yer almaları durumunda söz konusu bu görevler gerektiği gibi yerine getirilemediğinden, bu durum aile düzeninin bozulmasına ve aile ilişkilerinde sorunların ortaya çıkmasına yol açmaktadır.
Gece çalışmasının sosyal yaşam üzerindeki etkileri arasında; bireylerin çocukları ile bir masa başı etrafında toplanması, eşi ile bir dost toplantısına gitmesi, çocuğunun okul problemleriyle ilgilenmesi gibi konularda sorunlarla karşılaşması yer almaktadır. Sürekli olarak gece vardiyası içerisinde yer alanlar kendilerini toplumdan soyutlanmış olarak hissetmeye başlamaktadırlar.
Bunların yanı sıra sosyal aktivitelerin çoğunluğu gündüz çalışanlara göre düzenlendiğinden, bu aktivitelerden yararlanma gece çalışan birey için imkânsız hale gelmektedir. Bu durum gece vardiyasında çalışan bireyler için “sosyal ölüm” olarak nitelendirilmektedir. Tüm bunların yanı sıra ailece plan yapamama, sosyal çevrenin davetlerine katılamama ve çevreden izole olma mevcut sorunların diğer bir yanını oluşturmaktadır. Gece çalışanlar gündüzleri aileleri ile yeteri kadar ilgilenememekte ve sosyal yaşamdan uzak kalmaktadırlar.
İş veriminin düşmesi, işçi sağlığının olumsuz etkilenmesi ve olası iş kazaları da göz önüne alındığında gece çalışması hem işçi hem de işveren açısından ağır getirileri olan bir çalışma şeklidir.
Bacak B., Kazancı E.,Türk Çalışma Hayatında Vardiyalı Gece Çalışan İşçilerin Karşılaştığı Fizyolojik, Psikolojik ve Sosyolojik Etkilerin Değerlendirilmesi, Emek ve Toplum HAK-İŞ Uluslararası Emek ve Toplum Dergisi Cilt: 3, Yıl: 3, Sayı: 6 (2014/2)
Yılmaz O.,Türk İş Hukukunda Postalar Halinde Çalışma, Necabettin Erbakan Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt:1, Sayı:1, 2018