Çocuklarımızı mutlu etmek için, maddi imkânımız da varsa istedikleri şeyleri/oyuncakları almaya çalışıyoruz. Özellikle de arkadaşında varsa çocuğum eksik hissetmesin/üzülmesin düşüncesi ile.
Peki, bu düşünce ne kadar doğru?
Kişisel finans ve blog yazarı Maddox, “Bir ton şey satın almak yalnızca daha fazla şey istemeye yol açar” diyor.
Yeni alınan eşyaya veya oyuncağa çocuğun ilgisi 1-2 saat veya 1-2 gün sürüyor ve yeni oyuncak eski oyuncak yığınları arasında kayboluyor. Yeni şeyler almanın bizi veya çocuğumuzu mutlu edeceğini düşünüyoruz. Ama o eşyeyı aldıktan sonra yeni gömlek, ayakkabı, oyuncak alma düşüncesi zihnimizde beliriyor ve onu da alsaydım mutlu olurdum/çocuğum mutlu olurdu döngüsüne yakalanıyoruz.
Çalışmalar gençlik materyalizminin, düşük benlik saygısının yanı sıra depresyon, kaygı, düşük motivasyon ve bencil davranışlarla güçlü bir şekilde ilişkili olduğunu gösteriyor. Nörogörüntüleme araştırmaları, alışverişin beynimizin ödül sistemlerini harekete geçirebileceğini ve iyi hissettiren kimyasal olan dopamini serbest bırakabileceğini öne sürüyor: ancak bu etkiler yalnızca geçici oluyor. Dopamin artışı bizi iyi hissettirdiğinde davranışı tekrar etmek isteriz. Bu kısa süreli iyi hissetme duygusu ile hep yeni şeyler almak isteriz. Çocuklar ve gençler bu ödül sistemine daha duyarlıdır.
Ohio’daki Toledo Üniversitesi’nde yapılan bir araştırma, “Oyuncak sayısının fazla olması, küçük çocukların oyun kalitesini düşürüyor” diyor. Bu çalışmada bir grup çocuğa 4 oyuncak, diğer gruba 16 oyuncak veriliyor. Daha az oyuncak verilen çocukların odaklanma süreleri artmış, daha yaratıcı ve hayal gücü gerektiren oyunlar oyunlar oynamışlar”. Görünüşe göre Daha az oyuncak daha sağlıklı oyunla ve nihayetinde daha derin bilişsel gelişimle sonuçlanıyor.
Başka bir çalışmada ise elektronik olmayan oyunların çocuk-ebeveyn ilişkilerini olumlu etkilediği, taklit ederek öğrenmelerini hızlandırdığını göstermiş.
Peki, Bu Kısır Döngüyü Kırmak Mümkün Mü?
İyi haber: EVET.
Buradaki sır, çocuklarınızla zaman geçirmek, onlarla iletişim kurmak ve olumlu bir benlik duygusu geliştirmektir.
1. Maddi eşyaları ceza veya ödül olarak kullanmayın
Eşyaları ceza veya ödül olarak kullanırsak, çocuklar bu eşyaları başarının veya başarısızlığın işareti olarak algılıyorlar ve yeni eşyalara istekleri artıyor.
2. Çocuklarınızla reklamlar hakkında hakkında konuşun
Amerikada yapılan bir çalışmada çocukların yılda ortalama 40.000 den fazla reaklam izlediğini ve reklamların sahip olunacak şeylerin onları mutlu, güzel, başarılı hissettireceği izlemini verdiğini biliyor musunuz? Missouri Üniversitesi’nde pazarlama profesörü olan Marsha Richins,“Çocuklar gençken reklamın ne olduğunu bile anlamıyorlar – sadece bir şey görüyorlar ve bunun harika olduğunu düşünüyorlar” diyor . Araştırmalar, çocukları manipülatif reklam içeriği hakkında önceden uyarmanın şüpheciliklerini artırabileceğini ve ürüne yönelik isteklerini azaltabileceğini bulmuştur . Chaplin, ebeveynlerin iddiaları doğrulayarak ve ürünler hakkında nasıl eleştirel düşüneceklerini göstererek onlara yardımcı olabileceğini söylüyor. Örneğin, birlikte bir program izliyorsanız ve yeni bir telefon için bir reklam görüyorsanız, şunu söylemek için mükemmel bir fırsattır: Mükemmel çalışan bir telefonum olduğu için bu telefonu satın almam.
3. Benlik saygısı oluşturmaya odaklanın
Benlik saygısını geliştirmenin harika bir yolu, çocuklarla kaliteli zaman geçirmek ve sevdikleri etkinliklere katılmaktır. Maddi çıkarlar olmadan arkadaşlık kurmalarını teşvik edin. Gelip geçici maddi varlıkları kullanmadan elde ettikleri başarılar özsaygılarını arttıracaktır.
4. Çocuklarla “ihtiyaç”ları ve “istekleri” hakkında konuşun
Bir şey istediklerinde gerçekten ihtiyaç duydukları bir şey olup olmadığı konusunda karşılıklı tartışın. İstedikleri şeyin ne işe yaradığını, ona benzer bir eşyası olup olmadığını, fiyatının ne olduğunu, ne kadar para harcaması gerektiği konusunda tartışabilirsiniz. Kendi biriktirdikleri parayı harcarken ne kadar seçici olduklarına şaşıracaksınız.
5. Şükretmeyi ve paylaşmayı öğretin
Şükretmeyi bilen insanın maddi varlıklara isteği daha azdır. Araştırmalar şükretmeyi bilen kişilerin daha huzurlu, eli açık, mutlu olduklarını göstermiştir.Materyalizmi azaltanması yanı sıra şükretmenin, çocuklarda depresyonu azalttığı, ders başarısını ve sosyal ilişkilerini iyileştirdiği gösterilmiş. Yapılan bir çalışmada erginlik çağındaki çocuklara hergün bir “şükran günlüğü” oluşturmalarını ve o gün için şükrettikleri şeyleri yazmaları istenmiş. Ve 2 hafta sonunda bu çocuklar hayatta daha az şeye ihtiyaç duyduklarını farketmişler ve sahip oldukları eşyaları paylaşma gereği duymuşlar. Çocuklarımıza artık oynamadıkları oyuncakları paylaşmaları konusunda telkinde bulunabiliriz ve artık oynamadıkları bu oyuncakla oyuncağı olmayan bir çocuğun ne kadar mutlu olabileceğini anlatabiliriz. Hatta mümkünse oyuncağı o çocuğa birlikte verebiliriz.
6. Deneyimlere/birlikte yaşanmışlıklara yatırım yapın
Bir çocuk yeni alınan ayakkabısı hakkında konuşmaktansa güzel geçen haftasonu hakkında konuşmayı tercih eder. Küçük çocuklarda soyut düşünceler daha az gelişmiştir. Geçen yaz birlikte yaptığınız bir haftasonu gezisini veya tatili hatırlatacak fotoğraflar çekebilir veya maddi değeri olmayan taş gibi malzemeler toplayabilirsiniz. Çocuğunuz bunlara baktıkça bir sonra ailesi ile birlikte geçireceği güzel zamaları iple çekecektir ve bunların eşyalardan/oyuncaklardan daha değerli olduğunu farkedecektir.
7. Çocuğunuza bir hediye vermek istiyorsanız bir etkinlik hediye edin
Çocuğunuzu bir spor kulubüne yazdırabilir, bir müzik eğitimi hediyebilirsiniz.
8. Geziler daha iyidir
Çok sevilen ailenin bir tanecik çocuğu/torununa sürekli hediye mi geliyor. Hediye vermek isteyen akrabanıza hediye yerine bir geziye/kahvaltıya/parka/pikniğe götürmesini isteyin. Oyuncağın bir gün atılacağını ama bu anının hep çocukla kalacağını vurgularsanız akrabanız da ikna olacaktır.