Ruhsal hastalıklarda tedavi yaklaşımlarına baktığımızda bunların biyolojik tedaviler ve tamamlayıcı-alternatif tedaviler olmak üzere ikiye ayrıldığını görmekteyiz. Biyolojik tedavilerin içinde farmakolojik tedaviler, Elektro Konvülsif Terapi (EKT), Transkraniyal Manyetik Stimülasyon(TMS) vb. yer alırken tamamlayıcı-alternatif terapiler içerisinde ise; akupunktur, masaj, yoga, diyet-beslenme, renk terapisi gibi uygulamalar yer almaktadır.
Ruhsal hastalıkların tedavisinde günümüzde kullanılan yaklaşımlardan olan tamamlayıcı-alternatif yöntemlerin psikotrop ilaçlar bulunmadan önce geçmişte de kullanıldığını görebiliyoruz. Örneğin Türklerin İslamiyet’i kabul etmesinden sonra ortaya çıkan ve sosyal hizmet kurumlarından biri olan bimarhaneler alternatif tedavilerin uygulanması bakımından önemli bir yere sahiptir. Bimarhanelerde, ruhsal hastalığı olan kişilere su terapisi, müzik terapisi gibi yöntemler kullanılarak tedavi etme yoluna gidildiği kaynaklarda yer almaktadır. Özellikle İlk ve Orta Çağlarda ruhsal hastalığı olan bireylere içine şeytan girmiş diyerek toplumdan uzaklaştırıldığını düşünürsek müzik terapisi gibi yöntemlerin bu bireylerin topluma kazandırılması amacıyla önemli olduğunu söyleyebiliriz.
Ruhsal hastalığı olan bireylerin tedavisinde, kullanımı geçmişten başlayan ve hala devam eden bazı uygulamalar vardır. Bunlardan biri Elektro Konvülsif Terapidir.(EKT) Bu yazıda; EKT’nin ne olduğu, EKT tarihçesi, EKT sonrasında görülebilecek yan etkiler ve hangi durumlarda kullanılmaması gerektiği gibi başlıklara yer vereceğim.
Elektro Konvülsif Terapi (EKT)
Modern psikiyatride bazı hastalıkların tedavisinde kullanılan en eski yöntemlerden biridir EKT uygulaması. Ancak bazı hasta ve yakınları EKT’ye yönelik bir takım olumsuz yargılara sahip olabilmektedir. Bunun nedenleri arasında, EKT işlemi uygulanan hastaların geçmiş deneyimleri ya da sağlık çalışanlarının ‘’şok/elektrik’’ verilmesi şeklindeki ifadeleri sonucunda hastaların korku yaşaması olarak özetleyebiliriz.
EKT’nin mantığına baktığımızda ise kafatasına yerleştirilen elektrotlar aracılığıyla beyin dokusunun elektrik akımıyla uyarılıp nöbetler oluşturmaktır. EKT’nin semptomları hafifletmede etkililiği kanıtlanmasına rağmen etki mekanizması henüz netleşmemiştir. EKT’nin çabuk ve etkili bir yöntem olması, hastaların hem hastanede kalma süresini azaltması hem de hastalıkların kronikleşmesini önlemesi gibi olumlu yanları onu önemli bir tedavi basamağı yapmaktadır. Üstelik bazı ilaç kullanılamayan durumlarda, yaşlılarda ve gebelerde de başvurulan tedavi yöntemidir.
EKT; depresyon, sizofreni, parkinson, epilepsi, doğum sonrası meydana gelen depresyon gibi durumların tedavisinde kullanılmaktadır.
EKT işlemi sırasında asgari olarak Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı, Anestezi ve Reanimasyon Uzmanı, Hemşire, Anestezi Teknisyeni görev almaktadır.
Elektro Konvülsif Terapinin (EKT) Tarihçesi
İlk olarak 1785 yılında Oliver, kafur kullanarak nöbetler elde etmeyi başarmıştır.
1882’de Albertoni beyni elektrik akımıyla uyararak hayvanlarda deneysel nöbetler oluşturmuştur.
İnsanda elektrik akımıyla nöbetler oluşturmayı, ilk defa 1938 yılında Cerletti ve Bini başarmıştır ve bu yönteme elektroşok tedavisi adını vermişlerdir. Bu yöntemin de Şizofreni tedavisinde etkili olduğunu görmüşlerdir.
1950’lerde psikotrop ilaçların uygulama alanına girmesiyle 1970’lerin sonuna kadar farmakoterapi önem kazanıp gündemde olurken EKT ise giderek önemini yitirmiştir. Ancak 1970’lerin sonunda farmakoterapinin yan etkilerinin gözlemlenmesi EKT’nin ise daha etkili ve daha güvenli olması sebebiyle EKT tekrar önem kazanmıştır.
Dünyada EKT’nin seyri bu şekildeyken Türkiye’de ise EKT ilk defa 1946 yılında Dr. Hüseyin Kerem Tunakan tarafından Fransız La Paix hastanesinde gerçekleştirilmiştir. Çağdaş Türk Psikiyatrisinin kurucusu kabul edilen Dr. Mazhar Osman Uzman 1949 yılında Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’nde kendi tasarımı olan aletlerle EKT uygulamış ve konuşmayan, hareket etmeyen hastaların iyileşmesi ve bülbül gibi konuşmaları nedeniyle, EKT’nin ‘’Mazhar Osman’ın Bülbülü’’ olarak anılmasına yol açmıştır.
Elektro Konvülsif Terapi (EKT) İşlemi Nasıl Yapılır?
- Hasta akşamdan ya da en az 6 saat öncesinden aç bırakılır.
- Hasta ve ailesine işlem hakkında bilgi verilip onam alınır.
- Hastanın protez diş, takı, oje, metal eşyalarını çıkarması sağlanır.
- Hastanın rahat kıyafetler giymesi sağlanır.
- Hastanın mesanesi boşaltılır ve vital bulgular ölçülür. (EKT’nin kardiyovasküler yan etkileri arasında kalp hızında geçici artış ve Hipertansiyon olduğu için işlem öncesinde mutlaka kan basıncı düzenlenmelidir.)
- Hastaya damar yolu açılır.
- Hastanın anestezi yoluyla uyutulması sağlanır.
- Mai olmayan kola tansiyon aleti yerleştirilerek manşon şişirilir.
- Hastaya kas gevşetici verilerek vücudunda kırık,çıkık olma ihtimali ortadan kaldırılır.
- Hasta uyutulduktan sonra beyni uyarmak amacıyla şakak bölgesinden uygun dozda elektrik akımı verilir bu işlem sırasında hasta ağrı veya acı hissetmez.
- Oluşan nöbetlerin takibi elektrotlar aracılığıyla ekrandan takip edilir .(EEG) Etkin bir nöbet 25-60 saniye aralığındadır.
- EKT işlemi toplamda 15-20 dk sürmektedir ve hasta işlemden yaklaşık yarım saat sonra günlük yaşamına dönmektedir.
EKT İşleminden Sonra Ne Gibi Sorunlar Ortaya Çıkabilir?
- Geçici Hipertansiyon
- Bellek Bozuklukları
- Kırık ve Çıkıklar
- Uzamış Apne (Apne: solunumun geçici olarak durması)
EKT’nin Yapılamayacağı ya da Risk Taşıdığı Durumlar Nelerdir?
- Yeni geçirilmiş kalp krizi, ağır sistemik veya beyinde enfeksiyon durumları, akciğer ödemi
- Beyin kanaması,
- Hipertansiyon,
- Kafa içi basıncını arttıran durumlar, beyin tümörleri,
- Astım ya da pnömoni gibi solunum sistemi hastalıkları.
Her sağlık alanında olduğu gibi Psikiyatri alanında da Psikiyatri Hemşirelerinin toplumumuzda var olan ön yargıları giderme, eksik bilgileri tamamlama ya da yanlış olan bilgileri düzeltme gibi önemli görevleri bulunmaktadır. EKT ise toplumumuzdaki yanlış inanışlar bakımından açıklığa kavuşturulması, insanların güvenilir ve doğru bilgiye ulaşmasının gerekli olduğu konulardan biridir. Her ne kadar hastaların EKT’ye karşı bazı ön yargılar beslediğini söylesek de ben de daha önceden izlediğim örneğin ‘’Masamdaki Melek’’ filminde gördüğüm bazı sahnelerden etkilenerek bu işlemin hastaları tedavi etmekten çok acı verdiğini düşünmüştüm. Ama şunu unutmamak gerekir ki bizler hastalarımıza bakım ve tedavi verirken ‘’Önce Zarar Verme’’ ilkesinden yola çıkıyoruz daima. Yani hastaya tedavi amaçlı yapılan bu işleminin birçoğumuzun korktuğu gibi acı verici bir işlem olduğu düşünülemez. Bu yazı umarım EKT hakkında birçoğumuza yol gösterici bir ışık kaynağı olmuştur.
Dönmez ÇF.,Yılmaz M. (2011). Elektrokonvülsif Tedavi ve Hemşirelik Bakımı. Psikiyatri Hemşireliği Dergisi 2011;2(2):80-89. file:///C:/Users/ADMINI~1/AppData/Local/Temp/Publications_015-2.pdf
saglık.gov.tr-(2020,Ocak 22). Elektro Konvülsif Tedavi Uygulama Yönergesi.saglık.gov.tr.14.02.2021 tarihinde erişim adresi: https://www.saglik.gov.tr/TR,11235/elektro-konvulsif-tedavi-uygulama-yonergesi.html