Dijital Çağda Odaklanma Sorununuza Yönelik 5 Çözüm Önerisi

“Bir türlü odaklanamıyorum.” “ Dikkatim çok çabuk dağılıyor.” “Konsantrasyonum bozuldu.” En çok duyduğumuz ve kullandığımız cümleler olsa gerek.

Hayatımız, yoğun tempo içeren bir süreçtir ve her anında konsantrasyon gerektirir. Etrafımızda çok fazla uyaran ile iç içeyiz ve bunlara sürekli tepki vermek durumunda kalıyoruz. Haliyle dikkat odağımızın süresi de kısalıyor.

Bu durumda yaptığımız tek şey, baş etmek yerine pes etmek oluyor. Öyleyse hep birlikte, odaklanma sorununu nasıl çözebileceğimize bir göz atalım.

Bilgisayar dünyasında, aynı anda birden fazla iş yapmaya “multitasking” adı verilir. Sahi siz de aynı anda birçok işle meşgul olduğunuzda, kendinizi yetenekli mi sananlardansınız? Sadece kendinizi kandırıyorsunuz. Dikkat edin, bilgisayar dünyasında dedim. Kendinizi bilgisayar zannetmeyin, bizler sınırları olan varlıklarız. Nörobilim alanında çalışan Profesör Earl Miller’a göre de asıl yetenek, bu sayıyı 1’e indirmek.

Earl Miller, birden çok iş yapmaya çalışırken aslında bunu başaramadığımızı, yalnızca bir işten diğerine geçmeye başladığımızı söylüyor. Maalesef hepsinin yarım yamalak kalmasına sebep oluyor ve hiçbir işimiz bitmediği için yoğun stres altında kalıyoruz.

Oysaki zihnimizin, tek bir işe odaklanarak başarıyı daha fazla arttırabileceğinin farkında değiliz. Beynimizin; kendi gücünü odaklanma becerisinden aldığını unutmamalı, ona çok fazla yük bindirmemeliyiz. İşlerinizi tek tek, sırayla yaparak başarının hazzını yaşayın.

Odaklanma sorununa sebep olan en büyük etken, teknolojik uyaranlardır. Hayatımızda çok fazla yer edinen bu araçları, tamamen çıkarmak zordur. En azından konsantre olmamız gereken her durumda kendimizden uzak tutmaya çalışalım. Yakınınızda bulundurduğunuz her an onları düşünecek, biraz takılayım derken zamanınızın çoğunu boş yere harcamış olacaksınız. Kaybettiğiniz zamanın telafisi basit değildir.

Pomodoro Tekniğini Kullanın!

Francesco Cirillo tarafından 1980’li yıllarda bulunan bu teknik, işinizi daha verimli ve odaklanmış bir şekilde yapmanızı sağlayacak.

• Bu teknik kısa süreli 25 dakikalık çalışmadan ve 5 dakikalık moladan oluşuyor. Bu da 1 pomodoro ediyor.
• 4 pomodoronun (toplamda 2 saatin) sonunda 25-30 dakikalık uzun bir mola veriyorsunuz. Sonra kaldığınız yerden devam…
• Günde 8-16 pomodoro ideal sayılır. 4-8 saat süren pomodorolar, uzun gelebilir lakin molalar sayesinde çok fazla yorulmadığınızı fark edeceksiniz.

Pomodoro tekniğini kullanırken dikkat etmeniz gereken hususlar;

• Çalışma ortamınızda dikkatinizi dağıtacak şeyler bulundurmayın. 25 dk boyunca sadece yaptığınız işe odaklanın.
• Verdiğiniz molalarda, yaptığınız işle alakalı şeyler düşünmeyin. Nefes egzersizleri yapabilir, odada gezebilir, bir şeyler yiyip içebilirsiniz. Hemen telefona da sarılmayın, diğer pomodoroyu kaçırabilirsiniz.
• Günlük veya haftalık pomodoro planlarınızı oluşturmaya çalışın. Günlük planlamalar; bir gün sarkınca, ertesi güne yığılır ve zamanla altından kalkılmaz bir hal alır. Bu yüzden haftalık planlar yapmaya özen gösterin.
• Eğer bazı sebeplerden dolayı pomodoronuz bölünürse, bunu mutlaka not edin.
• Haftanın sonunda verimli geçip geçmediğini kontrol edin ve buna göre bir sonraki haftanın planını oluşturun.

Elbette bu yöntem herkese uygun olmayabilir, çalışma saatleri az gelebilir veya işinize tam odaklanacakken mola vermek durumunda kalabilirsiniz. Bu tekniği özelleştirerek, kendinize uyarlayabilirsiniz.

Beslenme ve Uyku Düzeninize Dikkat Edin!

Tüm suçu telefonlara, bilgisayarlara attık.

Peki, bizim hiç suçumuz yok mu?

Düzenli beslenmenin ve uykunun olmadığı bir yaşam tarzına sahipseniz yorgun, halsiz ve dikkat dağınıklığı yaşamanız da olasıdır. Vücudumuzun ihtiyaç duyduğu vitamin ve mineralleri almalı, ağır ve çok yemekten uzak durmalıyız.

Eğer yukarıda bahsettiğim belirtilere sahipseniz B ve D vitamini, Demir, Magnezyum eksikliği yönünden doktora başvurmanızda fayda var. Çünkü ek takviye almadan bu eksiklikleri gidermek zordur. Aynı zamanda bol sıvı tüketimi ile beslenmemizi güçlendirmeliyiz.

İyi bir uyku için, süresini değil kalitesini arttırın. Yetişkin bir insanın günde 7-9 saat uyuması gerekir. Gece 21.30 gibi salgılanmaya başlayan, 02.00-04.00 gibi de yüksek seviyeye ulaşan ‘’melatonin hormonu’’ çeşitli hastalıklara karşı korurken, antioksidan etkisi ile kansere karşı kalkan görevi üstlenir. Karanlıkta salgılanan bir hormon olması sebebiyle uyumadan önce telefon, televizyon ışığından uzak durmalı, gece lambası ile uyumamalıyız.

Strese Kapılarınızı Kapatın!

“Kolaydı da biz kapatmadık!” dediğinizi duyar gibiyim. Her geçen gün yaşadıklarımız, bizi daha fazla strese sürüklüyor. Kafanızda sizi strese sokacak düşünceler ile odaklanmak elbette zordur. Geçmişin pişmanlıkları, gelecek kaygısı derken anı yaşayamaz olduk. Yaşayamadığımız şimdiki zamanlar da bize stres olarak geri dönüyor. Diyeceğim o ki önce anı yaşamayı öğrenmeli ve elimizdekilerle yetinmeyi bilmeliyiz. Ancak böyle mutluluğun tadına varabiliriz. Aşağıda bahsettiğim maddelerin çoğuna sahipseniz aslında mutlu olmak için güzel sebepleriniz var.

• Nefes alıyorsun
• Bugün yemek yedin
• Temiz suyun var
• Başını sokacak bir yerin var
• Temiz kıyafetlerin var
• Seni önemseyen birisi var
• Daha iyi olmak için çabalıyorsun
• Bir hayalin var
• İyi bir kalbin var
• Başkaları için güzel dileklerin var

Ve daha niceleri…

“Şikâyet ettiğiniz yaşam, belki de bir başkasının hayalidir.” demiş Tolstoy. Ne güzel de söylemiş! Şu an stres ettiğiniz bazı durumlar,

ileride size komik gelebilir. Mutluluklar paylaştıkça çoğalıyorsa, üzüntüler de paylaştıkça azalır.

Birine anlatamıyorsanız bile içinizi bir kâğıda dökmeyi deneyin. Sevdiğiniz bir işle uğraşın. Çünkü severek yaptığınız işe önem verir ve ona odaklanırsınız, böylece sizi alıkoyan düşüncelerden de uzaklaşırsınız. Unutmayın, stresin size hiçbir faydası yoktur. Bırakacağı anılar, gelecekte uğraşacağınız hastalıklar olacaktır. Strese yenilmek yerine, gücünüzü göstermeyi deneyin.