Merhaba,
“Ülkemizde şu an 15 yaş ve üstüne aşı uygulanıyor. 15 yaş altında kalan nüfusun toplam nüfusa oranı %30. Hadi 0-4 yaş grubunu risksiz kabul edip düşelim, kalan 5-14 yaş grubu %23. Bugünkü uygulamayla diğer tüm kişileri tam aşılasak bile ulaşıp ulaşacağımız tam aşılı oranı %77.
IPSOS’un araştırmasına göre, Türkiye’de aşı yaptırmam diyen kişilerin oranı %16 (18 yaş üstü), kararsız olanlar %23. Bu bilgiye inandığımız takdirde, rakamları standardize ederek toplamdan düşersek ulaşabileceğimiz tam aşılı oranı %50, zorlayalım %55. Biraz fazla, biraz eksik.
Kitle bağışıklığına yetecek mi?
Maalesef.
Eskiden hastalığı geçirenleri bağışık kabul ediyorduk, ancak artık bu bilgi de çürüdü.”
Bu yazıyı 17 Ağustos’ta burada yazmışım. Üzerinden iki aydan fazla süre geçti. Bugün tam aşılı oranımız %55,9. Üstelik bu sayının içinde sadece iki doz Sinovac ile aşılanmış ve bağışıklığını artık kaybetmiş milyonlarla ifade edilen kişiler var.
Grip ve soğuk algınlığı mevsimi geldi. Bunlar özellikle çocuk ve gençlerde Covid-19 vakalarıyla karışacak. Maalesef okullarda yayılım daha da artacak. Virüs okullardan evlere taşınacak ve hassas yaşlıların kayıpları sürecek. Kötü senaryo böyle şekillenecek gibi görünüyor.
Rusya bugüne kadar gördüğü en yüksek günlük vaka ve ölüm sayılarına ulaştı. Tam aşılı oranı %31 ve yeniden kapanma önlemleri alıyor. İlk planda tüm çalışanlara bir hafta ücretli izin veriyor. Öte yandan İtalya gibi ülkeler görece düşük vaka sayılarına sahip olmasına karşın aşı yaptırmayan kişiler için günlük yaşamda ciddi sınırlılıklar getiriyor ve toplumda aşı oranlarını arttırmaya çalışıyor. Böylelikle yeni bir dalgadan korunmayı hedefliyor.
Aşının ek önlemler olmadan yayılmayı önlemede yeterince etkili olmadığı artık anlaşıldı. Şu an itibariyle ülkemizde hiçbir ek önlem olmadığını söyleyebiliriz. Buna karşın aşılama hızları neredeyse durma noktasına geldi. Öyle ki her gün aşılanıp Covid-19’a karşı bağışık duruma gelen kişi sayısından daha fazlası aşıyla oluşmuş bağışıklığını kaybediyor. Böyle giderse istatistiklerde görülen tam aşılı oranları artıyor görünse de hastalığa karşı aşıyla bağışık halde olan kişi sayısı giderek azalacak. Yani toplumsal bağışıklık düzeyi geriye doğru gidecek. Tabi bu sayıları biz yine bilemeyeceğiz.
Fırsat kaçıyor. Yeni bir bağışıklama atağına, kişisel korunma önlemlerine uymaya, aşısız kişilere sosyal yaşamda kısıtlamalar getirmeye, okullarda hızlı tanı kitleriyle yoğun tarama yapmaya, gerekirse de daha sert önlemleri almaya ihtiyacımız var. Önlem alınca vaka sayılarının azaldığını defalarca yaşadık. Sağlık Bakanı “okulları kesinlikle kapatmayacağız” diye açıklama yapıyor. Bu siyasal bir söylem. Salgınla siyasal söylemlerle değil, bilimsel verilerle mücadele edilir. Kesin öngörüler yapılamaz. Şayet bilimsel göstergeler okulların kapatılmasını gerektiriyorsa okullar da kapatılır, sokağa çıkma da yasaklanır.
Sağlıkla kalın.