Dünya Sağlık Örgütü’ne (DSÖ) göre çocuk istismarı; 18 yaşın altındaki çocukların hayatlarını güven veya güç ilişkisi bağlamında, çocuğun sağlığına, hayatta kalmasına, gelişmesine fiilen veya potansiyel olarak zarar verebilecek her türlü fiziksel ve/veya duygusal kötü muameleyi, cinsel istismarı, ihmal veya ihmalkâr davranışı ya da ticari veya diğer amaçlarla yapılan her türlü sömürüyü içerdiği ile sonuçlanan kötü davranışlar olarak ifade etmektedir.
Literatürde çocuk istismarını farklı tanımlayanlar araştırmacılar da bulunmaktadır. Aşağıdaki tanımlar çocuk istismarının kapsamı açısından önemlidir.
Çocuk istismarı, çocuklara karşı aktif olarak girişilen ve onların fiziksel, duygusal ve toplumsal gelişimlerini zedeleyen her türlü eylemdir.
Çocuk istismarı, çocuğun fiziksel veya duygusal sağlığını ve gelişimini tehlikeye sokan veya bozan çocuğa yönelik her türlü davranıştır.
Çocuk istismarı; ebeveyn veya bakım veren kişiler ve yabancı kişiler tarafından gerçekleştirilen, çocuğa zarar veren, çocuğun gelişimini engelleyen her türlü kötü muamele olarak nitelendirilmektedir.
Ülkemizde, UNICEF tarafından 2010 yılında yapılan çocuk istismarı ve aile içi şiddet konulu araştırmasına göre;
7–18 yaş grubu çocuklarda,
- Duygusal istismarın %51,
- Fiziksel istismarın %43,
- Cinsel istismarın %3 oranında görüldüğü saptanmıştır.
İstismar sonucunda çocuğun hem psikolojik hem de fiziksel gelişimi ciddi anlamda zarar görmektedir. Bu durumlar karşısında çocuklarda bazı sendromlar ortaya çıkmaktadır.
Bunlar;
Sarsılmış̧ Bebek Sendromu
Bebeğin kuvvetli bir şekilde sarsılmasıyla bebekte kafa içi kanama, beyin hasarı ve göz dibi kanaması gibi ciddi sağlık sorunlarına yol açabilen durumdur.
Munchausen By Proxy Sendromu
Ebeveyn ya da bakım veren kişinin çocukta bir hastalık olduğunu düşünerek çocuğunu sürekli doktora götürmesidir.