Prostat kanseri (semendeki sıvının çoğunu üretmekten sorumlu ceviz büyüklüğündeki bezde meydana gelen kanser) genellikle cinsel işlev bozukluğuyla ilişkilidir. Bunun asıl nedeni, radyasyon tedavisi ve radikal prostatektomi (prostatın çıkarılması ameliyatı) gibi prostat kanseri tedavilerinin geçici veya kalıcı cinsel işlev bozukluğuna neden olabilmesidir. Bununla birlikte, mevcut cinsel işlev bozukluğunun bir kişinin prostat kanseri geliştirme riski üzerindeki etkisi kesin ve net değildir. Bu konu son zamanlarda yapılmış olan, okuduğum ve aşağıda sizinle paylaşacağım çalışma, cinsel işlev bozukluğundan mustarip erkeklerin prostat kanseri geliştirme riskinin yüksek olup olmadığını araştırmayı amaçlamıştır.
215.626 kişi.
Çalışma, Ekim 2022’ye kadar yayınlanan yetişkinlerde cinsel işlev bozukluğuyla prostat kanseri riski arasındaki ilişkiyi bildiren tüm çalışmaların kapsamlı bir incelemesinden ve meta-analizinden oluşmaktadır. Yinelenen yayınları ve çalışma konusunu ele almayanları çıkardıktan sonra, yazarlar analizleri için 20 çalışma kalmıştır. Tüm bu çalışmaların katılımcısı toplam 215.626 kişidir.
Yüksek PSA seviyeleri prostat kanserinin bir işareti olabilir.
Verilerin analizi, kontrol gruplarındaki erkeklerle karşılaştırıldığında, cinsel işlev bozukluğu olan erkeklerin prostat kanseri riskinin 1,62 kat arttığını ortaya konulmuştur. Ayrıca, cinsel işlev bozukluğu olan erkeklerin prostata özgü antijen (PSA) seviyeleri, kontrol gruplarındaki erkeklerden daha yüksek çıkmıştır. Bu meta-analizin sonuçları, cinsel işlev bozukluğu olan erkeklerin cinsel işlev bozukluğu olmayan erkeklere göre daha yüksek prostat kanseri riskine (ve daha yüksek PSA seviyelerine) sahip olduğunu öne sürerken, bu ilişkinin nedenlerini belirlemek için daha fazla araştırmaya ihtiyaç vardır.
Birçok ortak risk faktörü mevcut
Ne olursa olsun, mevcut çalışmanın yazarları bu ilişkinin neden var olabileceğine dair birkaç potansiyel neden tartışılmıştır. İlk olarak, cinsel işlev bozukluğu ve prostat kanserleri; sigara içme, obezite, hareketsiz yaşam ve ileri yaş dahil olmak üzere birçok ortak risk faktörüne sahiptir. Bu sebeple, cinsel işlev bozukluğuyla prostat kanseri arasındaki ilişki, iki durum arasındaki örtüşen risk faktörlerinin bir sonucu olabilir.
Özellikle erken yetişkinlik döneminde yaşanan sık boşalma bir kişinin prostat kanseri riskini azaltabilir.
İkinci olarak, cinsel işlev bozukluğu ve prostat kanseri arasındaki ilişkide cinsel aktivite rol oynayabilir. Önceki araştırmalar, ilk cinsel ilişkide daha genç yaşta olmanın, cinsel partner sayısının artmasının ve cinsel yolla bulaşan enfeksiyon öyküsünün kişinin prostat kanseri riskini artırabileceğini öne sürülmüştür.
Cinsel yollar bulaşan enfeksiyonlar cinsel işlev bozukluğuyla ilişkili olabilir.
Cinsel işlev bozukluğu bazen bir CYBE öyküsüyle de ilişkili olabilmektedir; bu nedenle bu, prostat kanseriyle cinsel işlev bozukluğu arasında örtüşen başka bir risk faktörüne işaret edebilir. Diğer yandan, özellikle erken yetişkinlik döneminde yaşanan sık boşalma bir kişinin prostat kanseri riskini azaltabilir. Bu nedenle, cinsel işlevi iyi olan erkekler yetişkinlik döneminde daha sık boşalabilir ve potansiyel olarak prostat kanseri risklerini azaltabilir.
Son olarak; bu teoriler mevcut çalışma tarafından kanıtlanamaz veya çürütülemez ve yalnızca gelecekteki çalışmalar, cinsel işlev bozukluğunun neden artmış prostat kanseri riskiyle ilişkili olabileceğinin olası nedenini aydınlatabilir. Yine de hastalar ve hasta yakınları; cinsel işlev bozukluğuyla prostat kanseri arasındaki ilişkiyi bilmeli, düzenli sağlık kontrollerini yaptırmalı ve erken teşhis niteliği taşıyan gerekli kanser taramalarını yaptırmalıdır. Ayrıca sağlık profesyonelleri de bu konu hakkında gerekli bilgi & tutum düzeylerini ve farkındalıklarını arttırmalıdır.
Dilixiati, D., Kadier, K., Laihaiti, D., Lu, JD, Azhati, B., & Rexiati, M., Cinsel İşlev Bozukluğu ile Prostat Kanseri Arasındaki İlişki: Sistematik Bir Derleme ve Meta-Analiz, Cinsel Tıp Dergisi, 2023.