Bağışıklık sisteminin ne olduğuna kısaca göz atalım…
Bağışıklık sistemi vücudumuzu dışarıdan gelen istilacılara karşı koruyan bir savunma sistemidir.
Bakteriler, virüsler ve mantarlar gibi mikroplar ve toksinler bunlara örnek olarak gösterilebilir.
Bağışıklık sistemimiz, birlikte çalışan farklı organ, hücre ve proteinlerden oluşmaktadır. Bağışıklık sisteminin bütün hücreleri kemik iliğinde ortak bir kök hücreden gelişir ve bu hücreler, proteinler ile vücudun her yerine dağılmıştır.
Peki, Antibiyotikler Hangi Görevleri Üstleniyor?
Antibiyotikler, bağışıklık sistemimizin, bakterilerin enfeksiyonlarıyla savaşmasına yardımcı olmak amacıyla kullanılmaktadır. Belirli bir bakterinin neden olduğu bir enfeksiyonu için işe yarayan bir antibiyotiğin, farklı bir bakterinin neden olduğu enfeksiyonu tedavi etmek için işe yaramayabileceği anlamına gelir.
Unutmayalım!
Antibiyotikler virüslerin neden olduğu enfeksiyonlarda işe yaramayacaktır. Viral enfeksiyonlar için antibiyotik kullanmak veya bakteriyel bir enfeksiyonu tedavi etmek için yanlış antibiyotiği kullanmak, bakterileri antibiyotiğe dirençli hale gelmesine yardımcı olacak ve gelecekte de işe yaramayacaktır.
Antibiyotikleri reçete edildiği gibi ve doğru süre boyunca almak önemlidir. Antibiyotikler erken durdurulursa bakteriler antibiyotiklere karşı direnç geliştirecektir. Daha sonra enfeksiyon tekrar gelebilir ve tedavisi daha zor olabilir.
Bağışıklık sistemini olumsuz etkileyen faktörler;
- Sigara Tüketmek
- Alkol Tüketmek
- Çok Fazla Şeker ve Şekerli Gıda Tüketmek
- Yetersiz Su Tüketimi
- Obezite
- Yetersiz Beslenme
- Yetersiz Sebze ve Meyve Tüketmek,
- Uykusuzluk
Gibi birçok faktör eklenebilir.
Peki bağışıklığımızı etkileyen en önemli faktör ne?
En önemli faktör STRES!
Amerikan Psikoloji Derneği’ne göre stres, virüslerle savaşmak için gerekli olan vücuttaki doğal öldürücü hücrelerin veya lenfositlerin sayısını azaltabilir.
Stres sırasında sindirim engellenir. Stresten sonra sindirim aktivitesi artar. Bu durum sindirim sisteminin sağlığını etkileyerek ülserlere neden olabilir.
Stres, kan basıncını yükselterek bağışıklık sistemini de etkileyebilir.
Stres ayrıca kolesterol seviyelerinde bir artışa neden olur. Bu, kolesterol parçacıklarının bir araya toplanmasına neden olarak kanda ve arter duvarlarında pıhtılara ve arterlerin tıkanmasına yol açar.
Bağışıklığımızı Güçlendiren Takviyelere Göz Atalım…
Omega 3
Omega-3 yağ asitleri antienflamatuar etkiye sahiptirler. EPA, iltihabın çok hızlı bir şekilde kontrolden çıkmasını önlerken, DHA iltihaplanma süreçlerinden tamamen iyileşmeden sorumludur.
Magnezyum
Kandaki magnezyum seviyesi, bağışıklık sisteminin patojenler ve kanser hücreleri ile mücadele kabiliyetinde önemli bir faktördür. T hücrelerinin verimli çalışabilmesi için yeterli miktarda magnezyuma ihtiyaç duymaktadır.
D Vitamini
D vitamininin bağışıklık sistemi içindeki hücreler üzerinde sayısız etkisi vardır. B hücresi proliferasyonunu inhibe eder ve B hücresi farklılaşmasını ve immünoglobulin salgılanmasını engeller. Ayrıca, D vitamini T hücresi proliferasyonunu baskılamaktadır.
B Vitamini
Deneylerde B vitamini eksikliği durumlarında bağışıklık süreçlerinin gelişimi ile ilgili laboratuvarlarda yapılan çalışmalarda; beslenme faktörlerinden bazılarının çeşitli antijenlere karşı dolaşımdaki antikorların üretimine önemli katılımı ve doku nakillerinin reddedilmesi de dahil olmak üzere gecikmiş aşırı duyarlılık reaksiyonlarının tezahürü tanımlanmıştır. Piridoksin ve pantotenik asidin etki şekli üzerine yapılan araştırmalar, her iki eksiklik durumunda da antijenik stimülasyonu takiben antikor oluşturan hücrelerin üretiminde belirgin bir azalma olduğunu göstermiştir.
C Vitamini
C vitamini enfeksiyon bölgesine nötrofil göçünü uyarır, fagositoz ve oksidan oluşumunu ve mikrobiyal öldürmeyi arttırır. Aynı zamanda, nötrofil apoptozunu ve makrofajlar tarafından klirensini artırarak ve nötrofil nekrozunu ve netozu azaltarak konakçı dokuyu aşırı hasardan korur.
Probiyotik
Probiyotikler üzerine yapılan bazı çalışmalar, sistemik ve mukozal bağışıklık hücrelerinin ve bağırsak epitel hücrelerinin işlevlerini düzenlediğini öne sürdü. Bu nedenle, probiyotikler, alerji, egzama, viral enfeksiyon ve güçlü aşılama yanıtları gibi bağışıklık tepkisi ile ilgili çeşitli hastalıklar da dahil olmak üzere hastalıklar için terapötik potansiyel göstermiştir.
Uyarı!
Kesinlikle takviye gıdalar ilk çaremiz olmamalıdır. Eğer bir sağlık sorununuz yoksa, bütün gıdalar doğru bir şekilde tüketildiğinde alınması gereken optimum vitamin seviyelerine ulaşılacaktır.