Antiasit Seçimi Yaparken Dikkat Edilmesi Gerekenler

Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de yaygın rastlanan ve en çok yakınılan durumlardan biri de mide ve bağırsak rahatsızlıklarıdır.

Türk Gastroenteroloji Derneği’nin yaptığı bir çalışma sonuçlarına göre çalışmaya katılanların yüzde 36’sında yani toplumun üçte birinde ‘gastrointestinal sistem hastalığı” olarak isimlendirilen mide-bağırsak hastalığı olduğu tespit edilmiştir.

• Mide yanması,
• gaz sıkışması,
• hazımsızlık gibi çeşitli nedenlerle halk arasında yaygın kullanılan bir ilaç grubu antiasitler olmaktadır.

Halk arasında kulaktan duyma kullanımın yaygınlığı, reçetesiz satılabiliyor olması, özellikle doktora gitmeyi erteleyen hasta profilinde talep görmektedir. Bu kadar aşina olduğumuz bu grup ilaçların ne işe yaradığını, formlarını ve tehlike arz edebilecek etkileşimlerine hep beraber göz atalım.

Antiasit ilaçlar, mide mukozasının salgıladığı hidroklorik asidi nötralize ederek mide suyunun asitliğini azaltan ve ağızdan alınan lokal etkili ilaçlardır. Bu grup ilaçlara gastrik antiasitler de denilir.

Tedavi sırasında, mide suyunun asitliği azaltılır. Bu ilaçlarla öngörülen hedef mide pH ını 3-5 arasında tutmaktır. Mide de mide asidi (HCl) ile reaksiyona girerek tuz ve su oluştururlar.

Antiasitler içeriğindeki metalin türüne ve sistemik etkilerinin varlığına göre sınıflandırılmaktadır.

İçeriğinde sodyum bikarbonat bulunan antiasitler

Mide asidiyle(HCl) hızlı reaksiyona girerek CO2 ve NaCl oluşturur. CO2 oluşumu sebebiyle midede gerginlik ve gaz oluşmasına neden olmaktadır. Dikkat edilmesi gereken kısmı ise hipertansiyon hastalarında, konjestif kalp yetmezliğine sahip hastalarda ,böbrek yetmezliği bulunan hastalarda sıvı birikimini arttırabilir. Yüksek dozda alındığında ise metabolik alkaloz oluşturur.

İçeriğinde kalsiyum karbonat bulunan antiasitler

Mide asidiyle(HCl) yavaş reaksiyona girerek CO2 ve kalsiyum klorid oluştururlar. Midede gerginlik ve şişkinlik oluşmasına neden olmaktadır. Etkileri çabuk başlar ve uzun sürer. İlaç mideyi terk ettikten hemen sonra asit salgılanmasının artarak devam ettiği görülmüştür. Tek başına kullanılmaz kombine preparatları bulunmaktadır.

İçeriğinde magnezyum hidroksit bulunan antiasitler

Etkileri çabuk başlar. Mide asidi bağlama kapasiteleri yüksektir. Midede gerginlik yapmazlar, şişkinlik oluşturmazlar. Bu bileşikler laksatif etkilidir. Böbrek yetmezliği olan hastalarda mutlaka doktor kontrolünde kullanılması gerekir aksi takdirde çizgili kas felci ve komaya kadar gidebilen sinir sistemi depresyonuna sebep olurlar. Kombine preparatları vardır.

İçeriğinde alüminyum hidroksit bulunan antiasitler

Midede gerginlik yapmazlar, şişkinlik oluşturmazlar. Oluşan AlCl3 kabızlığa sebep olabilir. Bu nedenle Mg preparatlarıyla birlikte kullanılırlar. Besinlerdeki fosfatı bağlama etkileri vardır. Vücutta kalsiyum/fosfat dengesini bozarlar. Böbrek yetmezliği olan hastalarda uzun süre kullanımı tehlike oluşturur. Diyaliz demansı oluşturduğu gözlemlenmiştir.

Bu ilaçların gebeliğin ilk trimesterinde (3 ayında) kullanımı tavsiye edilmemektedir. Daha sonraki dönemde doktor kontrolünde kullanılmalıdır. Çok kolay satın aldığımız bu ilaçlar bazı ilaçların (tetrasiklinler, varfarin, kinidin, klorpromazin, florokinolonlar, demir bileşikleri, digoksin, izoniazid) etkisini azaltır.

Çok basit ve zararsız olduğu düşünülen bu ilaç grubu bazı kişilerde ciddi sağlık sorunlarına neden olabilmektedir. Akılcı ilaç kullanımının gittikçe yaygınlaşmaya başladığı şu dönemde ilaçların ne kadar çok insan tarafından kullanılıyor olması size masum gibi gözükmesine sebep olmasın. Bu ilaçları da diğer ilaç grupları gibi kullandığınız ilaçları ve kronik hastalıklarınızı söyledikten sonra size en uygun seçilen ilacı almaya özen gösterin. Her ne kadar reçetesiz alımı mümkün olsa da doktor veya eczacı tavsiyesiyle almanızı öneriyor, sağlıklı günler diliyorum.