Anksiyete Ve Depresyonla Baş Etmiş Güçlü Bir Genç Kadınla Röportaj

0 3.908

Doğrudan cihazınızda gerçek zamanlı güncellemeleri alın, şimdi abone olun.

Anksiyete ve depresyon toplumda çok sık görülüyor. Tedavisi olsa baş etme yöntemleri gelişmemiş ise iyileşme süreci yavaş olabiliyor. Bu röportajı baş etme yöntemleri geliştirerek kendi anksiyete ve depresyonla mücadele etmiş güçlü bir kadın ile yapıyoruz. Bu röportaj anksiyete ve depresyon yaşayan tüm genç kadınlara güç ve motivasyon verecektir.

Rabia Seçgin: Merhaba Z. Hanım. Öncelikle röportaj teklifimi kabul ettiğiniz için size teşekkür etmek istiyorum. Kısaca kendinizden bahsedebilir misiniz?

Z. A.: Öncelikle bana röportajınızda yer verdiğiniz için ben teşekkür ederim. 23 yaşındayım. Mersin’e doğup büyüdüm hala burada yaşıyorum. Aileme fazlasıyla bağlı biriyim. Çocukluğum birazcık zor geçti, sıkıntılı zaman geçiren her insan gibi benim de hayatımda kaybettiğim, kazandığım, üzüldüğüm, mutlu olduğum zamanlar oldu. Liseden hemen sonra psikoloji bölümünü istiyordum çalıştım ve İzmir’ de psikoloji kazandım. Mezun olmama çok az kaldı ve gelecek için yüksek lisans gibi akademik olarak ilerlemeye yönelik planlarım var. Bunlar dışında yaşadığım yer sahil kasabası ve denizi çok seviyorum. Deniz kenarında yürüyüş yapmaktan, bisiklete binmekten, farklı tarihi yerleri keşfetmekten fazlasıyla keyif alıyorum.

Rabia Seçgin: Birkaç yıl önce anksiyete ve depresyon tanısı aldığınızı dile getirmiştiniz. Sizi tedavi sürecine iten etmen ve etmenler neler olmuştu?

Z. A.: 2018 yılında almıştım tanıyı. Tedaviye başlamadan önce her şey kabus görmemle başlamıştı. Uzun süreli bir panik atak geçirdim. Bunun tekrarlayacağını hiç düşünmemiştim. Fakat ilerleyen zamanlarda evde, sokakta, okulda ders esnasında, metroda, kafede neredeyse her yerde panik atak geçirmeye başlamıştım. Artık dışarıya bile adım atamaz hale gelmiştim. Bunlar olduğu sırada üniversite 2. sınıftım ve öğrenci evinde kalıyordum. Artık dayanılmaz hale gelen sinir krizleri ve depresif duygu durumum ailemi arkadaşlarımı korkutmaya başlamıştı. Çok zaman geçmeden psikiyatriden randevu aldık. Bu şekilde tedavim başlamış oldu.

Rabia Seçgin: Tedavi sürecinizde en zorlandığınız anlar süreci nasıl yönettiniz? Yönetirken nelerden yardım aldınız?

Z. A.: Aslında ben 13 yaşında trafik kazası geçirdim. Trafik kazasını çok ağır atlattım ve o zamandan sonra hastaneye kolay kolay gidemez oldum. Ambulans gördüğümde, hastaneye adım atarken bile yüksek derecede kaygılanıyordum. Panik ataklar başladıktan sonra, uzun süren şoklardan sonra bile hastaneye gitmek istemedim. Diğerlerinin zorlamasıyla randevu almıştım. Ailem yanımda yoktu ve hastaneye tek gitmek zorunda kalmıştım. Hastanenin bahçesinde çok uzun bir bekleyiş beni bekliyordu ve unutamadığım anlardandır. Dünya kocaman ben ise küçücük hissediyordum. Koskoca evrende çok güçsüz biri vardı hastane bahçesinde bekleyen. Bunları anlattıkça uzuyor… Kısacası beni en çok zorlayan anlar hastaneye tek gitmem, panik atak geçirdiğim zamanlarda arkadaşlarımın direkt ambulansı çağırması, başka bir şehirde ailemden uzak tek başıma mücadele etmem diyebilirim. Süreci atlatırken genelde arkadaşlarım yanımda oluyordu. Onların beni sakinleştirdiği yanımdan ayrılmadığı çok zaman olmuştur.

Rabia Seçgin: Peki Z. Hanım tedavinizi olumsuz etkileyen etmenler neler olmuştu?

Z. A.: Tedaviyi sürekli bırakmak istiyordum. Psikiyatristim bana bunu ilgi çekmek için yaptığımı dile getirmişti. Beni tedaviden en çok iten şey buydu. Ben bunu duyduktan sonra bir daha gitmedim oraya. İlaç kullanıyordum. Tedaviyi yarıda bıraktıktan sonra ilacı da bırakmıştım. Maalesef ki antidepresanları etki etmeden bıraktığımızda nüksler de fazla oluyor. Yani dengem şaşmıştı diyebilirim. Okulda 2 kez bayıldım ve ağır bir panik geçirmiştim. Okul psikoloğuna gittiğimde maalesef terapinin yeterli olmayacağını ve ilaç kullanmam gerektiğini söyledi. Bir gün çok sevdiğim bir arkadaşım bana başka bir psikiyatrist önermişti ve onun sayesinde iyi bir doktordan tedavi almaya başladım. Geçirdiğim krizlerin normal olmadığını söylemişti ve ilk gittiğim psikiyatristten duyduğum ” ilgi çekmek için yapıyorsun” cümlesi tedavim sürecinde kırıcı bir noktaydı.

Rabia Seçgin: Tedaviniz ne kadar sürdü? Farmakolojik ve non-farmakolojik hangi tedavi yöntemlerini aldınız?

Z. A.: Tedavim yaklaşık 9 ay devam etti. Bunun 6 ayı ilaç kullandım. Bu süre içerisinde hem bir psikoloğa hem de psikiyatriste gidiyordum. İlk gittiğim psikolog ile EMDR(Eye Movement Desensitization and Reprocessing-‘’Göz Hareketleriyle Duyarsızlaştırma ve Yeniden İşleme’’ olarak dilimize çevrilen bir psikoterapi yöntemidir) tedavisi uygulandı. İkinci gittiğim psikologla beraber 8 seans terapi yaptık. BDT(Bilişsel Davranışçı Terapi) çalıştı benimle. İlk gittiğim psikiyatrist direkt ilaç tedavi demişti fakat yarıda bıraktım. Daha sonra gittiğim psikiyatrist ile beraber hem ilaç tedavisi hem de terapi birlikte devam ettirdik.

Rabia Seçgin: Şu an tanılarınız devam etmiyor. Peki zaman zaman eski günlerinizdeki gibi anksiyete nöbetleri geçiriyor musunuz ya da o dönemlerde ortaya çıkan diğer bulgulardan herhangi birini ?

Z. A.: Şu an tanım devam etmiyor. Büyük bir yol kat ettim. Tatbikîde ara sıra nöbetleri geldiğini hissediyorum. Kalbim sıkışıyor nefes alamadığım zamanlar oluyor. Fakat artık panik ataklar, anksiyete nöbetleri bana gelen bir misafir gibi. Kısa süreli gelip yokluyorlar ve ben onlarla baş edebiliyorum.

Rabia Seçgin: Son olarak bir Psikolog adayı olarak anksiyete ve depresyon yaşayan diğer bireylere tavsiyeleriniz nelerdir?

Z. A.: Öncelikle bu dönemlerde genelde içimize kapanırız, yaptığımız şeylerden keyif almayız, hayatımızı kısıtlarız. Ben de ilk başlarda bir şeyler yapmıyordum ve yaptıklarımdan zevk almıyordum fakat böyle devam ettikçe belirtilerim, kaygılarım daha da arttı. Artık harekete geçmem gerekiyordu. Kaygılarımı düşünmemi engelleyen, depresif halden çıkmamı sağlayacak keyif aldığım şeyleri bir kenara yazdım. Artık sevdiğim şeyleri tekrardan yapacaktım. Yanımda pek kimseyi istemiyordum ondan dolayı kendimle daha çok vakit geçirmeye başlamıştım. Bir de çok kötü, çaresiz değersiz hissettiğim zamanlar oluyordu ve kimseyle paylaşmak istemiyordum. İçimden geçenleri hep yazdım. Duygularımı, düşüncelerimi, nasıl hissettiğimi, nasıl hissetmek istediğimi… Kendime bile itiraf edemediğim şeyleri yazıyordum. Benim için çok rahatlatıcı, sakinleştirici bir yöntemdi. Halen yazıyorum 🙂

Rabia Seçgin: Bu güzel röportajınız için ve bana vakit ayırdığınız için çok teşekkür ederim Z. Hanım. Sağlıklı ve güzel günler diliyorum.

Z. A.: Ben teşekkür ederim. Umarım yazıyı okuyacak birilerine yalnız olmadığını hissettirebilmişimdir. Unutmamak gerek ki yalnızca biz yaşamayız. Belirtiler, duygular hisler genelde aynıdır ama bizi böyle hissetmemize sebep olan tetikleyicilerimiz, yaşantılarımız farklıdır. Birilerinin hayatına dokunabilmek dileğiyle. Sağlıklı ve güzel günlerim dilerim ben de.

Doğrudan cihazınızda gerçek zamanlı güncellemeleri alın, şimdi abone olun.

Yorum Yapın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.